• Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) - Sektörel Politikalar - 2023

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) - Sektörel Politikalar - 2023

Bu Başlıkta AK Parti’nin AFETLERE KARŞI RİSK ve KRİZ YÖNETİMİ ve İSTİKRARLI ve GÜÇLÜ EKONOMİ Başlığındaki vaatler ele alınmıştır.

Afetlere Karşı Risk ve Kriz Yönetimi

Uygulamaya koyduğumuz Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeliyle;
 Ülkemiz, yaşanması muhtemel tüm afetlere karşı hazırlıklı hale getirilecek,
 Yaşanabilecek afetlerde vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için gerekli tüm önlemler alınacak,
 Deprem, sel, yangın ve heyelan gibi doğal afetlere karşı önlemler her alanda öncelikli hale getirilecek,
 Afet sonrası oluşabilecek sosyolojik, ekonomik, demografik, pandemik ve güvenlik problemlerini de kapsayan bütüncül bir risk yönetimi sağlanacak,
 Yaşanması muhtemel afetler için yalnızca tedbir değil; müdahale, tedarik ve ihya gibi konularda mekanizmalar oluşturulacaktır.
 Öncelikli olarak son yaşadığımız ve Asrın Felaketi olarak nitelendirilen deprem sonrası tahrip olan yerleri hızla ve nitelikli bir şekilde yeniden inşa edeceğiz. Diğer yandan, afet yönetimi döngüsü yaklaşımı içinde bütüncül bir anlayışla afet öncesi, esnası ve sonrasını kapsayacak şekilde geleceğe yönelik reform niteliğinde etkili adımlar atmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, temel amacımız afetlere dirençli şehirler ve toplum oluşturmaktır.
 Türkiye Yüzyılı, insanımızın her bakımdan güven içinde olduğu, geleceğe güvenle baktığı bir yüzyıl olacaktır. Bu amaca dönük olarak;
 Afetlere karşı dirençli toplum ve şehirlerin oluşturulması,
 Kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi,
 Afetlere karşı risklerin azaltılması,
 Sivil toplum kuruluşlarının ve özel kesimin kriz yönetimi kapasitesinin artırılması,
 Kahramanmaraş ve Hatay merkezli Asrın Felaketinin yol açtığı zararların giderilerek yaraların sarılması,
 İstanbul ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere özel önem arz eden bölgeler için risk azaltılması,
 Yönündeki programlar Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modelinin alt bileşenleri olarak ele alınacaktır.

Afetlere Dirençli Toplum ve Şehirler

Türkiye Yüzyılı, afetlere karşı dirençli şehirlerin yüzyılı olacaktır.
 Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan büyük felaketler göstermektedir ki; afetlere ne kadar hazırlıklı olunursa olunsun, can ve mal kaybı yaşanabilmektedir. Coğrafi konumu gereği başta deprem olmak üzere ciddi afet riskiyle karşı karşıya bulunan ülkemizde afetlere en kısa sürede müdahale ile can ve mal kaybını önlemek için gerekli hazırlığın başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla sağlanması esastır. Bu kapsamda, afet öncesi, anı ve sonrasına ilişkin bilinçli bir toplum yapısının oluşturulması temel amacımızdır.
 Ülke olarak riskleri ve krizleri en doğru ve en hızlı şekilde yöneterek devletmillet dayanışması içinde afetlerin oluşturduğu yaraları hızlıca saran bir Türkiye olmayı sürdüreceğiz.
 Eğitimli gönüllü sayısını sisteme kayıtlı gönüllü sayısına eşitleyerek, akredite arama kurtarma ekip ve üye sayısını kamu sektöründe ve sivil toplum kuruluşlarında artıracağız.
 Olası deprem senaryolarını dikkate alarak en kötü ihtimali temel alan bir yaklaşım içinde arama ve kurtarma ekiplerinin sayısını hızlı bir şekilde ihtiyaç duyulan seviyeye yükselteceğiz.
 Teknolojik ve lojistik altyapımızı daha da güçlendirerek, afetlerle mücadelede hızımızı ve hareket kabiliyetimizi artıracağız. Kesintisiz ve güvenli haberleşme sistemlerinin yanı sıra fiber altyapısı, GSM, telsiz ve uydu bağlantılarını alternatifli bir şekilde kullanarak ses ve veri haberleşmesi sağlayabilen kapsamlı bir altyapı oluşturacağız.
 Lojistik depo bulunmayan illerimizde afet ve acil durum hallerinde afetzedelerin geçici barınmalarını sağlamak amacıyla barınma malzemelerinin stoklandığı cep depolarını tamamlayacağız.
 Afet riskinin yüksek olduğu bölgelerde, şehir girişlerindeki uygun alanların afet esnasında lojistik merkezler olarak kullanılmalarını sağlayacağız. Ayrıca, Millet Bahçeleri gibi uygun bazı alanlarda, afet esnasında yeni bir işlev yükleyebileceğimiz alanları belirleyerek gerekli altyapıyı oluşturacağız.
 Fay hattı üzerindeki yapılaşmayı da engelleyecek şekilde doğal afetlerin tehlikelerini ve riskini de azaltmaya yönelik Doğal Afetler ve Fay Yasasını çıkaracağız. Bu yasayla, fay hatlarının 1/1.000’lik alanlara işlenmesi, fay hattı yakınlarında yapılaşmaya kapalı alanın standartlarının oluşturulması ve fay türlerine göre farklı uygulama kriterlerinin belirlenmesi sağlanacaktır. Ayrıca, fay hattı ve dere yatakları gibi diğer risk oluşturucu zeminler üzerinde imar planı verilmemesi ve yapılaşmaya gidilmemesi düzenlenecektir.
 Deprem riski yüksek olan şehirlere öncelik vererek sismik tehlike ve risk haritalarını oluşturacağız. Bu kapsamda, mikro ölçekte tüm yerleşim yerlerimizin hangi deprem şiddetinde nasıl bir riskle karşı karşıya olduğunu ortaya koyacağız. Yüksek risk tespit edilen yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm projelerinin uygulamaya konulmasını hızlandıracağız.
 Şehirlerimizi kentsel dönüşümle güvenli hale getirirken olası bir afet durumunda yolların kapanmasını önleyecek, toplanma alanlarını ulaşılabilir kılan, arama kurtarma ekiplerinin hızlı hareket edebileceği seviyedeki erişilebilirliği barındıran, sağlık ve insani yardım çalışmalarının kolay yönetilebileceği mimariye ve akıllı konsepte sahip olarak tasarlayacağız.
 Kendi evini dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza yeni arsalar üreteceğiz. 81 ilde müstakil ve müşterek konut bölgeleri oluşturacağız. Bu alanları konut parselleri şeklinde tasarlayacak ve yine kendi evini dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza sunacağız.
 Dirençli Kamu Yapıları Projesini başlatacağız. 81 ilimizde yer alan tüm kamu kurum ve kuruluş yapılarının risk tespitlerini yapacağız. Öncelikle yine deprem tehlikesinin yüksek olduğu illerden başlamak üzere tüm okulların, hastanelerin, sosyal tesislerin ve kamu yapılarının risk tespitlerini 1 yıl içinde bitireceğiz. Riskli yapıları yüksek risklilerden başlamak üzere en kısa sürede yenileyeceğiz.
 Kentsel dönüşümde “Dirençli Şehir Konut Finansman Modelini” hayata geçiriyoruz. Evini dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza 15 yıla varan vadeler sunacak ve uygun ödeme şartlarında finans desteği vereceğiz.
 Belediyelerde çalışması gerekli mimar, mühendis ve şehir plancısı sayılarını arttırarak yetkin kişilere sorumluluk vereceğiz.
 Deprem tehlikesi altındaki bölgeler için yatay mimariye uygun yeni imar düzenlemelerini hayata geçireceğiz.
 Köylerimizde, evinin risk durumunu tespit ettirmek isteyen vatandaşlarımıza bu hizmeti ücretsiz sağlayacağız.
 Bina kimlik sistemini yeni binalarla beraber tüm yapılarda zorunlu hale getireceğiz. 5 yıllık periyotlarla binaların projelere uygunluğunu denetleyeceğiz.
 Dijital Yapı Bilgi Bankası kuracağız. 2 yıl içinde belediye sınırları içindeki tüm kamu ve özel yapıları kayıt altına alacağız. 5 yıl içinde ise belediye sınırları dışındaki yerler de dâhil tüm yapıları inceleme altına alıp Türkiye arazi kullanım veri altyapısını oluşturacağız.
 Büyükşehirden il, ilçe ve beldeye kadar tüm belediyelerimizi içeren Türkiye afet riski yüksek alanlar haritası ve altyapısını oluşturacağız. Bu alanlarda kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracağız.
 Sosyal konut üretimini bilhassa deprem ve afet riski yüksek olan tüm bölgelerimizde yoğunlaştıracağız.
 İmar süreçlerini tüm yönleri ile gözden geçirerek yeni ve yapısal düzenlemeleri gerçekleştireceğiz.
 Belli ölçeğin üzerindeki işletme ve STK’ların kurumsal afet planlamalarını yapmalarını düzenleyeceğiz. Bu şekilde, bir yandan afet anında işletmenin veya kurumun zarar görmeden faaliyetlerini sürdürmesine yönelik tedbirleri, diğer yandan işletmenin bulunduğu yöreye afet acil müdahale kapsamında yapabileceği katkıları önceden planlamış olacağız.
 81 ilimizi iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyumlu ve dirençli hale getirmek üzere her bir şehrin kentsel risk analizlerini yaparak sadece deprem değil, iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış ile oluşabilecek taşkın gibi afet kaynaklı muhtemel kayıp ve zararın azaltılması/önlenmesini sağlayacağız.
 Yeni yerleşim yerlerini deprem, toprak kayması, sel, yangın ya da şiddetli rüzgârlar gibi potansiyel tehlikelerin, orman, ekolojik koridor, tarım alanları, dere yatakları, suyolları, su kanallarının uzağında ve mevcut risklerin asgariye indirildiği güvenli alanlarda kuracağız. Afetlere Karşı Risk ve Kriz Yönetimi 41
 Yeni yerleşim alanlarını kişi başına düşen yeşil alanı artıracak şekilde planlayacağız. Bu alanları ikili kullanımlı olarak tasarlayarak deprem anında toplanma alanı veya geçici barınma alanı olarak altyapısı hazırlanmış bir şekilde şehirlerimizin hizmetine sunacağız.
 Hastane, eğitim alanları, pazar alanları, yeşil alanlar gibi kentsel donatı alanlarını deprem ve acil durumlarda toplanma ve barınma alanları olarak kullanılabilecek şekilde planlayacağız.
 Şehirlerde temiz içme suyu kullanımı için şebeke suyuna bağlı bir şekilde sarnıç kültürü tarzında su depoları ve tankları yeşil alanların altına konumlandırarak afet durumunda kendini kapatacak şekilde planlayacağız.
 Atık su ve yağmur suyu sistemlerini birbirinden ayırarak iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış rejimleri nedeniyle meydana gelen kentsel taşkınların önüne geçeceğiz.  Kesintisiz hizmet sunumunu sağlayacak şekilde içme suyu şebekelerinin olası depremlere dayanıklılığını güçlendireceğiz.
 Şehirlerarası ve şehir içi ulaşımı planlarken afet anında erişilebilirliği sağlayıcı tedbirler alacağız. Afet sonrası yeni yerleşim yerlerinin planlanması sürecinde; yaya ve bisikletli ulaşımı, toplu taşıma sistemleri, elektrikli araçlar ve mikro mobilite gibi yeşil ulaşım türlerini imar planlarıyla bütünleşik biçimde ele alacağız.
 Afet bölgesinden göç eden ve yeni ikamet yerlerinde okula kaydedilen öğrencilerin sosyal, akademik, duyuşsal becerileri izlenerek ihtiyaç olması halinde bu öğrencilere telafi edici dersler verilmesi ve rehberlik hizmetleri ile süreç boyunca desteklenmesini sağlayacağız.
 Afet durumunda engelli ve yaşlılara yönelik hazırlanacak bir kılavuz sayesinde risk ve zarar azaltma, müdahale, beslenme ve barınma olmak üzere tüm alanlarda engelli ve yaşlılara özgü tedbirlere yer vereceğiz.
 Afet ve acil durumlara karşı ülke genelinde bilinçlendirme çalışmalarının yapılması, eğitim ve farkındalık merkezleri aracılığı ile toplumsal farkındalığın artırılmasını sağlayacağız.
 Yerelde afet yönetiminden sorumlu birimlerin teknik ve idari kapasitelerini güçlendirecek, teknik personele, düzenli olarak deprem yönetmelikleri ve afet yönetimi konusunda eğitimler vereceğiz.
 İlgili tüm paydaş ve kesimlere afetlere yönelik koruyucu ve önleyici tedbirlerle birlikte uygulamalı eğitimler vereceğiz.
 Halkın yoğun olarak izlediği görsel medya yapımlarının senaryolarında afete yönelik yapılacaklar konusunda sahnelere yer verilmesine ilişkin farkındalık oluşturulmasını sağlayacağız.
 Afet sırasında sağlıklı bilgilendirmenin yapılmasına yönelik olarak gerekli yasal altyapının oluşturularak toplumun ve ilgili kurumların doğru bilgiye ulaşımı kolaylaştırılacaktır. Kurumsal ve Teknik Kapasitenin Artırılması
 Güvenli şehirler stratejimiz bağlamında her türlü afetlerle mücadele kapsamında AFAD’ın yetki ve sorumluluklarını insan gücü kapasitesi ile orantılı, daha uyumlu ve etkili bir koordinasyonu sağlayacak şekilde güçlendireceğiz.
 Farklı kurumlarda bulunan ekipman ve ArGe altyapısının daha verimli kullanılmasına yönelik olarak bilgi paylaşımı ve iş birliği mekanizmalarını geliştireceğiz.
 Bir koordinasyon birimi olarak AFAD’ın yetki ve sorumluluklarının insan gücü kapasitesi ile orantılı, daha uyumlu ve etkili bir koordinasyonu sağlayacak şekilde yapılanmasını güçlendireceğiz.
 Afet yönetimine ilişkin mevzuatta kurumlar arasındaki yetki sınırlarını birbirinden açık bir şekilde ayıracak, afetlerle ilgili mevzuatın bütüncül yaklaşımla ele alınarak güncellenmesi ve sürdürülebilir afet risk yönetimi yasası altında bir araya getirilmesini sağlayacağız.
 Afet ve acil durum tehlike haberlerinin tehdit altındaki yerleşim merkezlerinde yaşayan halka ve kurumlara ulaştırılması amacıyla kurulan haber alma, ikaz ve alarm sistemini ülke geneline yaygınlaştıracağız.
 Afet sırasında kesintisiz güvenli haberleşme sistemi oluşturulması kapsamında 81 ilde sayısal telsiz altyapısının kurulumunu tamamlayacağız.
 Belediyelerin yanı sıra başta AFAD il müdürlükleri ile afet ve acil durum arama ve kurtarma birlik müdürlükleri olmak üzere merkezi kurumların yerel teşkilatlarının afetlere müdahale kapasitelerinin araçgereç, bilgi birikimi ve uzmanlık bağlamında yapılanmalarını güçlendireceğiz.
 Çok geniş alanlarda etkisini gösteren afetlere karşı müdahale etkinliğini artıracak şekilde TAMP’ı güncelleyeceğiz.
 TAMP uygulamasına ilişkin sorumlulukları olan kurumların yöneticilerinin düzenli olarak bilgilendirilmesi ve bu kapsamda yetkililerle düzenli tatbikatların yapılmasını sağlayacağız.
 DSİ, OGM, KGM gibi araç ve makine parkına sahip kurumların personeline afet anında nasıl müdahale edileceğine yönelik sürekli ve nitelikli eğitimlerin verilmesini sağlayacağız.
 Orman yangınları ile mücadele kapsamında hava ve kara taşıtlarını artırarak optimum düzeye çıkaracağız.
 Yangınlarla daha kısa sürede ve daha etkili mücadele edecek şekilde itfaiye teşkilatlanmasının ulusal ve yerel ölçekte gözden geçirilmesini sağlayacağız.
 Yangınları büyüme ve gelişme potansiyellerine göre sınıflandıracak, karar destek sistemleri yardımıyla gerekli önlemleri hızla alacağız.
 Afetlere müdahalede ve afetlerle ilgili diğer çalışmalarda gerekli araç ve ekipman ile uydu olanaklarını yerli ve milli olarak geliştireceğiz.
 Afet ve acil durum sonrasındaki geçici barınma standartlarını geliştirecek, riski yüksek bölgelerde konteyner kurulumu için altyapısı hazır alanlar oluşturacağız.
 Acil durumlarda yangın personeli ve diğer vatandaşların yangının içerisinde kalma ihtimaline karşı güvenli çıkış güzergâhları belirleyeceğiz.
 Arama kurtarma çalışmalarına yönelik ileri teknolojilerin ve teknolojik ürünlerin (termal kamera, yüz tanıma sistemleri vb.) geliştirilmesine yönelik ArGe projelerini destekleyeceğiz.
 Afetzedelere yönelik barınma, gıda ve su teminine yönelik ArGe ve hijyenik depolama teknolojileri gibi projeleri destekleyeceğiz.
 Yangın, deprem, sel, çığ gibi afetlere müdahale edebilecek kamu kurum ve kuruluşlarının kaynak envanteri (araçlar ve kapasitesi/özellikleri vb.) oluşturularak afet öncesi ve esnasında koordinasyonu sağlayan kuruma bilgi sunması açısından bir program geliştirilmesini sağlayacağız.
 Acil ve geçici barınma çözümlerinin sunulacağı alanları dayanıklılık, ulaşılabilirlik ve altyapı ihtiyaçlarını da dikkate alarak yerel yönetimlerle birlikte belirleyeceğiz.
 Bina hasar tespit çalışmalarının standartlara uygun şekilde yürütecek tecrübede uzman teknik personel sayısını artıracağız.
 Kamu kurumlarınca geliştirilen tüm bilgi sistemlerindeki verilerin birbirleriyle ilişkilendirilerek, ortak standartlarda üretilmesi ve kendi aralarında paylaşılması suretiyle bütüncül karar destek sistemi altyapısı oluşturacağız.
 Afet ile mücadele için gerekli insan kaynağının rol ve sorumluluklarının belirlenerek doğru bölgelere yönlendirilebilmesi, gerekli ihtiyaç malzemelerinin nereden temin edilip hangi bölgelere yönlendirileceğinin belirlenmesini sağlayacak yapay zekâ özelliklerine sahip bir karar destek sistemi oluşturacağız.
 Hasarlı binaların olduğu uydu görüntülerinin mobil telefonlara dağıtıldığı, kişilerin mobil telefonuna gelen görüntüdeki hasarlı binaları tespit ederek merkeze bildirebildiği bir mobil uygulamanın geliştirilmesini sağlayacağız.
 Afetin türüne göre, afet erken teşhisine yönelik, afet yönetim sistemine bağlı, IOT (nesnelerin interneti) cihazlarını geliştirecek ve sahaya yerleştireceğiz. Afetlere Karşı Risklerin Azaltılması  Afet öncesi, esnası ve sonrasını kapsayan bütüncül bir afet yönetimi konusundaki hedefimiz, AFAD koordinasyonunda başlattığımız dönüşümü en kısa sürede tamamlamaktır. Bu kapsamda yaşadığımız afetlerden ve bu afetler sürecinde tespit ettiğimiz eksikliklerden hareketle gerekli dersleri çıkaracak, ülke olarak dirençli toplum ve şehir hedefi doğrultusunda geleceğe çok daha güçlü bir şekilde hazırlanacağız.
 3 Mart 2023 tarihinde ülkemizin birbirinden kıymetli, yüzü aşkın bilim insanı, bürokrat ve siyasetçileriyle bir araya gelerek her birinin fikirlerini, görüşlerini ve tavsiyelerini aldık. Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulacak Afet Yönetimi Politikalar Kurulu ile bu toplantıda aldığımız görüşler doğrultusunda önemli kararları hayata geçireceğiz.
 Bu çerçevede; ülkemizi deprem, sel, yangın, kuraklık gibi afetlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör, savaş, göç gibi olası risklere karşı daha güçlü hale getireceğiz. Afetlere Karşı Risk ve Kriz Yönetimi 45
 81 ilde yereldeki afet risklerinin azaltılması için amaç, hedef, eylemleri belirleyen İl Afet Risk Azaltma Planlarını (İRAP) yaşanan afetler çerçevesinde gözden geçirecek ve yeni gelişmeler ışığında ilave tedbirlerle güçlendireceğiz.
 2022 yılı temmuz ayında yürürlüğe giren Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve İRAP’larda ülkemizdeki afet risklerine ilişkin eylemlerin hayata geçirilmesi yoluyla afet risklerine karşı ülkemizin dirençliliğini artıracağız.
 Afetlerle mücadele kapsamında dirençli yerleşim alanlarının oluşturulması için doğru yer seçiminin yapılması, zemin yapısının tayini ve bu zemine uygun yapılaşma için, sadece deprem riski değil çoklu afet risklerini dikkate alarak imar planlarının bu çerçevede hazırlanmasını sağlayacağız.
 Yapıların standartlara uygun ve afetlere dirençli inşa edilmesi için zemin etüdü ve yapı denetim sistemini tekrar gözden geçirerek tasarım ve yapım kontrollerinin sağlıklı bir şekilde yapılmasını tesis edeceğiz. Yapı denetimi gibi zemin etüdü denetimini de zorunlu hale getireceğiz.
 Yapı denetim sisteminde görev alan veya alacak olan mühendis ve mimarları belirli aralıklarla meslek içi eğitimlere tabi tutacağız.
 Kentsel dönüşümün hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için mevzuatın gözden geçirilmesi ile yenilikçi ve alternatif finansman yöntemleri geliştireceğiz.
 İyileştirmeye yönelik planlamalarda önceliklerin ve geleceğe yönelik ihtiyaçların tespiti için kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, akademisyenlerin ve STK’ların içinde yer aldığı teknik bir üst düzey heyet oluşturacağız.
 İmar planı standartlarının geliştirilmesini ve imar planlarının bu standartları karşıladığının etkin bir şekilde denetlenmesini sağlayacağız.
 Müteahhitlik hizmetlerinin sunumunda teknik kapasitenin ve tecrübenin dikkate alınması için gereken standartların ve tedbirleri belirleyeceğiz.
 Yapı sağlığı izleme sistemlerini ülke genelinde yaygınlaştıracak, yapılarımızın düzenli ve sağlıklı şekilde kontrol edilmesini sağlayacağız. 
 Mevcut binaların durumumun belirlenmesi için basitleştirilmiş yapısal muayene yöntemi oluşturacak, binaların performans seviyelerine göre periyodik muayene ve denetimini yapacağız. Bu muayeneler sonucunda yüksek risk taşıdığı belirlenen binaların kullanımına sınırlama getirilmesini, risk durumlarına göre bu yapıların dönüşümünü sağlayacağız.
 Afet riski yüksek alanlardaki imar yoğunluklarının üst sınırının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirlenmesini sağlayacağız.
 Belediye meclisleri tarafından imar planlaması ve plan değişikliklerinin afet riski göz önünde bulundurularak yapılmasına yönelik tedbirler alınacaktır.
 Bölgesel özellikleri dikkate alarak toprak muhafaza, erozyon ile sel, çığ kontrolü kapsamında entegre havza rehabilitasyon projelerini riskli bölgeleri önceliklendirerek yaygınlaştıracağız.
 DSİ ve Orman Genel Müdürlüğü teşkilatları arasında iş birliğini artırarak sürdürülebilir taşkın koruma çalışmaları gerçekleştireceğiz.
 Başta yangına hassas bölgeler olmak üzere yangınlara daha hızlı müdahale edilebilmesi amacıyla orman yolu yapımlarına ağırlık vereceğiz.
 Orman yangınlarıyla mücadele amaçlı kurulan Orman Kurtarma Timleri (ORKUT)’nin nitelik ve sayılarını artıracağız.
 Yıkılan şehirlerin mimarisi yeniden tasarlanırken orman için alanların ayrılması ve bu alanların aynı zamanda afetlerde toplanma alanı olarak da kullanılmasının sağlayacağız.
 Yangınlarda risk oluşturan sanayi tesislerinin yakın çevresindeki bitki örtüsünün oluşturulmasında riskleri azaltıcı standartları yükselteceğiz.
 Orman sınırlarına yakın yerlerde yapı izni konusunda yasal düzenlemeler yapacağız.  Kapsamlı ve münferit bir Taşkın Kanunu çıkaracağız.
 Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) karşısında tahmin, ön uyarı, önleme ve korunmaya yönelik yöntemleri geliştireceğiz.
 Tüm afet tehlikelerini kapsayacak zorunlu afet sigorta mekanizmasını yaygınlaştıracağız.
 Yapı güçlendirme ve yenileme faaliyetleri gibi uygulamalarda “yanlış uygulama sigortası” dahil olmak üzere sigorta sistemini geliştirerek yaygınlaştıracağız.
 Sigorta primlerini taşkın risk seviyelerini, hasar ve kayıplarla ilişkilendirip meskûn mahallerdeki taşkın zararlarının DASK sigortası kapsamına alınmasını sağlayacağız.
 Afet riski taşıyan sahalar içerisinde kalan yerleşim birimlerinin, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamına alınarak, öngörülecek sürede boşaltılmasını, yüksek riskli alanlara öncelik verilerek yeşil koridor haline getirilmesini ve yapılaşmaya kapatılmasını sağlayacağız.
 Köy Tasarım Rehberlerinin etkinliğinin artırılması ve kırsalda kademeli şekilde uygulanmasını sağlayacağız.
 Ulusal ölçekte kritik alt ve üst yapıların türlerine göre sınıflandırılarak çoklu afet tehlikelerine göre risk değerlendirmesini yapacağız.
 Altyapıların çoklu afet tehlikelerine karşı korunması için düzenli bakım ve onarımlarının yapılmasını sağlayacağız.
 Yerel yönetim altyapı tesisleri yapılırken teknoloji seçiminin, yer seçiminin ve yapım süreçlerinin afet risklerine göre değerlendirilerek yapılmasını zorunlu hale getireceğiz.
 Hayati öneme sahip faaliyetlerin sürekliliğini sağlamak için elektrik üretilebilmesi amacıyla şebekeden bağımsız ve batarya depolama sistemi entegre edilmiş mobil güneş enerji santrallerinin tasarlanmasına yönelik çalışmalar yürüteceğiz.
 Potansiyel afet bölgelerinde elektrik iletim ve dağıtım şebekesinden bağımsız çalışabilecek şekilde mikro şebekeleri yaygınlaştıracağız.
 Afet anı ve sonrasında kesintisiz iletişimi sağlamak amacıyla yüksek riskli afet bölgelerinden başlamak üzere gerekli altyapı oluşturulacaktır.
 Acil durum ve felaketlerde hareket kabiliyetini artıracak gemi hastanesi projelerini hayata geçireceğiz.
 Risklerin güncel gelişmeler doğrultusunda düzenli olarak yeniden tanımlanması ile kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesini sağlayacağız. 
 Afet bölgelerindeki göçmenler dahil olmak üzere nüfusun diğer illere hareketliliği halinde ortaya çıkabilecek risklerin belirlenmesi çalışmalarını tamamlayacağız. Kitlesel göçle mücadele konusunda uluslararası standartlarla uyumlu yasal, yönetsel ve kurumsal kapasitenin iyileştirilmesi çalışmaları yapılacaktır. STK’ların ve Özel Kesimin Kriz Yönetimi Kapasitesinin Artırılmasına Destek Kriz anları başta olmak üzere ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın mevcut sorun alanlarına ve gelecekte ortaya çıkabilecek sınamalara karşı çözüm üretebilecek ve geleceğe yön verebilecek dayanıklı, dayanışmacı, kapsayıcı, proaktif, iş birliği ve uyum kapasitesi yüksek bir sivil toplum yapısına kavuşmak öncelikli hedefimizdir. Bu kapsamda;
 STK’ların ve özel kesimin politika yapım ve karar alma süreçlerine eşit paydaşlar olarak dahil edecek ve bu amaçla kamu kurumlarında gerekli kurumsal düzenlemeleri yapacağız.
 Afet yönetimine yönelik yenilikçi çözümlerin ortaya konulabilmesi için yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum arasında etkin bir iş birliği mekanizması oluşturacağız.
 STK’ların ve özel kesimin kriz yönetimi açısından sınıflama ve kodlamasını (kurum veya işletmenin faaliyet alanı, finansal ve insan kaynağı, işlev kapasitesi, saha deneyimi, kurumsal güvenilirliği, afetin hangi aşamasında iş birliği yapılacağı vb.) yaparak afet sonrası hızlı bir yetki ve sorumluluk dağılımı ve koordinasyonu sağlayacağız.
 Ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde imar planları başta olmak üzere mekânsal planların hazırlık aşamalarının meslek örgütleri başta olmak üzere sivil toplumla iş birliği içinde gerçekleştirilmesini sağlayacağız.
 Sivil toplumun ve meslek kuruluşlarının katılımıyla merkezi ve yerel idarelerin altyapı çalışmalarında ortak karar süreçleri geliştireceğiz.
 Merkezyerel idare düzeylerinde afet yönetiminin kurumsal işleyişinde kamu, özel kesim ve sivil toplum iş birliğini düzenlemeye yönelik ilke ve esasları içeren rehberler hazırlayacağız.
 İnsani yardım, afet aramakurtarmamüdahale, psikososyal destek ve eğitim gibi alanlarda faaliyet gösteren STK’ların kapasitesini geliştirmek üzere kamu tarafından proje bazlı destekler sunacağız.
 Afet sonrası psikososyal destek hizmeti vermeyi planlayan ulusal ve uluslararası STK’lar ve üniversitelerin iş birliğine ve kapasitelerin artırılmasına yönelik proje ve programları destekleyeceğiz.
 Kamu tarafından arama kurtarma ve iyileştirme çalışmalarına ayrılan bütçenin belirli bir kısmının söz konusu STK’lar aracılığıyla kullandırılmasını sağlayacağız.
 Mevzuatla meslek kuruluşları ve STK’ların afetlerle ilgili yasal dayanakları ile görev ve sorumluluklarının daha belirgin bir biçimde belirlenmesini sağlayacağız. Kahramanmaraş ve Hatay Merkezli Asrın Felaketi
 Asrın felaketi olan Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin yaşandığı bölgelerimizin yaralarını en kısa sürede saracağız.
 Bu kapsamda çoğunluğunu bir yıl içinde tamamlamak üzere sosyal donatılarıyla birlikte 650 bin civarında konutun yapımını hedefliyoruz. Ayrıca, afetten etkilenen ulaşım, haberleşme, eğitim, sağlık, su, kanalizasyon, enerji gibi altyapıları hızla ayağa kaldırıyoruz.
 Yeniden kurulacak şehirlerimizin gelecekte oluşabilecek afetlere karşı daha güvenli alanlarda geliştirilmesi konusunda gerekli adımları atacak, fay haritalarını dikkate alarak yerleşim merkezlerini ovalardan yamaçlara doğru kaydıracağız.
 Gerek afet konutlarının yapımında gerekse kentsel dönüşüm projelerinde, şehirlerin kültürüne, doğal ve tarihi dokusuna, sosyolojisine, demografik yapısına uygun şekilde tasarım yapılmasını sağlayacağız.
 Afet yaşayan bölgelerimizi kapsayıcı, yaşanabilir, yenilikçi, rekabetçi, iklim değişikliğine, depremlere ve diğer tüm afet çeşitlerine karşı tam duyarlı, dirençli ve sürdürülebilir mekânlar olarak yeniden inşa edeceğiz.
 Depremden etkilenen hiçbir yer ve hiç kimse ihmal edilmeyecek, bu bölgede yaşayan vatandaşlarımız üretilen tüm mal ve hizmetlere, tüm kamu ve özel kesim yatırımlarına adil bir şekilde ulaşacak ve faydalanacaktır.
 Tüm yeni yaşam alanları, mekân kalitesinin en üst düzeyde sunulacağı yerler olacak, bir yıl içinde kademeli olarak yüksek yaşam kalitesine erişecektir.
 Mahalle, ilçe ve il ölçeğindeki tüm yaşam alanlarını, yüksek teknoloji ve akıllı şehir uygulamalarını içeren yenilikçi yaklaşımlarla donatacağız.
 Yerelliğin ve özgünlüğün tüm unsurlarını planlara işleyeceğiz. Buna yönelik şehirlerimizin özgün değerleri ve ticari birikimleriyle katma değerli ürün üretebilme yetenekleri en üst seviyede olacaktır.
 Tüm yeni şehirlerimizde; iklim değişikliğine uyum ve dayanıklılık gerektiren uygulamalar ile temiz enerji kullanımı yaygınlaştırılacaktır.
 Yeni yerleşim alanlarında geniş yeşil alanlar, dinlenme alanları, millet bahçeleri, spor, kültür ve sosyal aktivite alanları oluşturulacak, geliştirilecek Ekoloji ve Kültür Koridoru milletimizin hizmetine sunulacaktır.
 Güçlü Bina Güvenli Şehir konsepti altında; şehirlerimizi gerek yeni oluşan fay kırıklarından sakınımla gerekse zemin etütleri ve mikrobölgeleme çalışmalarıyla sağlam ve güvenli yerlerde inşa edeceğiz. Diğer yandan zemin iyileştirme, izolatörlü ve çelik konstrüksiyonlu yapı ve yeni teknoloji yapı teknikleri ile radye temel ve tünel kalıp sistemiyle binalarımızı en doğru ve güçlü zeminde inşa edeceğiz.
 Kendisini İfade Edebilen Konut ve Şehirler konsepti altında; binlerce yıllık şehircilik geleneklerimizle oluşmuş mimari değerlerin göz önünde tutulduğu, yatay mimari özelliklerin yeni kent planlarına yansıtıldığı şehirleri kuracağız.
 Deprem hattı üzerindeki tüm şehirlerimiz; yatay ve yöresel mimariye tam uyumlu, “21. Yüzyıl Türk Şehirlerinin” numuneleri olacaktır. Altyapısıyla, okulları, camileri, sağlık merkezleri, çarşıları, parkları, spor alanları gibi tüm sosyal donatılarıyla görsel açıdan da güzel yerleşim yerleri haline getirilecektir.
 Şehirlerimizin altyapısını yüksek teknoloji ürünü ve dayanıklı malzemelerle yenileyeceğiz.
 Dirençli Kamu Yapıları yaklaşımıyla deprem bölgesinde yer alan tüm okulların, hastanelerin, insanımızın toplu ve yoğun olarak kullandığı sosyal alanların ve benzer tüm kamu yapılarının risk tespitlerini tamamladık. İzolatör ve sismik damperler gibi tüm yeni yapı teknolojilerini ve yenilikleri kamu binalarımızda bir yıl içerisinde uygulamayı hedefliyoruz.
 Depremin etkilerinin yoğun bir şekilde yaşandığı illerimizde bir yandan kalıcı konutlar ve altyapı iyileştirmeleri gerçekleştirilirken diğer yandan bütüncül bir ekonomik rehabilitasyon programı ve kalkınma hamlesini hayata geçireceğiz.
 Deprem bölgesinde sanayi ve ticaret koridoru oluşturarak bölgenin sahip olduğu üretim, ticaret ve ihracat potansiyelini ayağa kaldıracağız. Bu çerçevede, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının koordinasyonunda GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) ve DAP (Doğu Anadolu Projesi) Bölge Kalkınma İdarelerinin ve kalkınma ajanslarının katılımıyla oluşturulacak bir program uygulamaya konulacaktır. Bu Program ile deprem bölgesinde bulunan illerimizi tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde cazibe merkezine dönüştürecek bir eylem planı uygulanacaktır.
 Tarım ve sanayi sektörleri başta olmak üzere bölgesel anlamda rekabet potansiyeli arz eden alanlarda yeni bir teşvik düzenlemesi yapılarak hızlı ve etkili bir yatırım hamlesi başlatılacaktır.
 Yeni organize sanayi bölgeleri açacak, her ile göre öncelikli olan sektörler belirleyecek, uygun bir planlamayla katma değeri yüksek ürün üretimi ve üretimde çeşitliliği yükselteceğiz.
 Belli konularda kümelenme yaklaşımıyla katma değeri yüksek projeler hayata geçirilecek, buna bağlı olarak bölgenin ülke ekonomisi içinde üretim ve ihracat payı yükseltilecektir.
 Hizmet sektörleri öncülüğünde, istihdam yoğun alanlarda atılacak adımlarla bölgenin nüfus dinamiği desteklenecek, gençler başta olmak üzere topluma yeni fırsatlar sunulacaktır. Kültür, gastronomi ve termal gibi turizm potansiyeli yüksek olan alanlarda bölgenin altyapıları hızla geliştirilecek, tanıtımı daha da güçlü bir şekilde yapılacaktır. Özellikle jeotermal kaynakların değerlendirilmesinde sağlık turizmi eksenli bir program geliştirecek, termal kaynaklarla beslenen seracılığa öncelik vereceğiz.
 Bölgenin tarım ve sanayi altyapısıyla uyumlu olarak kalkınma sürecine destek olacak mahiyette, en az bir üniversitemizin dünya ölçeğinde markalaşması sağlanacak ve bölgemizdeki diğer üniversitelerin faaliyetleri de özel bir program kapsamında desteklenecektir.
 Yatırımı, üretimi ve ihracatı destekleyici, lojistik dâhil önemli altyapı projeleri belirlenerek bu projelerin hızlı bir şekilde yapımı sağlanacaktır. Bu kapsamda, Hassa Tüneli öncelikli olarak ele alınacaktır.
 Ayrıca, kalıcı barınma çalışmaları kapsamında oluşturulan belli ölçekteki uydu kentler ile bütünleşen ekonomik altyapılar geliştirilecektir.
 Farklı sektörlerde yapılacak bu çalışmaların nitelikli insan kaynağı ve yüksek kurumsal kapasiteyle desteklenmesi amacıyla teknik destek programları ve hedef odaklı kapasite geliştirici faaliyetler yürütülecektir.
 Mal ve hizmet üretimi ve dağıtımında yüksek entegrasyon sağlanacak; lojistik, lojistik ağı, lojistik merkezler, lojistik parklar, lojistik köyler ve limanlar gibi tüm alanlar, Türkiye’nin ihracat hareketleri dikkate alınarak yeniden planlanacaktır.
 Şehirlerimizin orman alanları ve biyolojik çeşitliliğini, korumakullanma dengesini gözeterek iyileştireceğiz.
 Akıllı atık yönetimi, atıkların kaynağında ayrıştırılması, akıllı depolama, geri dönüşüm ve geri kazanımın yaygınlaştırılmasına dair uygulamaları hayata geçireceğiz.
 Engelsiz Şehirler yaklaşımıyla afetten etkilenen illerimizdeki yeni yaşam alanlarında yaşayan engelli kardeşlerimiz; tüm kentsel ve kırsal hizmetlerden kesintisiz şekilde faydalanacaktır.
 Eser Şehirler ve Güçlü Turizm konsepti altında afetten etkilenen illerimizde şehir silüeti ve tarihikültürel varlıkları yeniden ayağa kaldırılarak turizm potansiyelini güçlendirecek; alternatif turizm türleri, alternatif güzergâhlar, turizmde hizmet kalitesi, kırsal turizm, markalaşma, turizm ve yerel kalkınma konularının tam ve kesintisiz hayat bulmasını sağlayacağız.
 İlk Evim İlk İşyerim Kampanyasıyla inşa edilen yeni konutlarda önceliği, hali hazırda deprem yaşamış ve deprem riski yüksek bölgelere vereceğiz.
 Depremden zarar gören illerimizin hızla gerekli hizmetleri almasına yönelik olarak kurduğumuz Afet Yeniden İmar Fonunu alternatif kaynaklarla güçlendireceğiz. Afetlere Karşı Risk ve Kriz Yönetimi 53 Marmara Bölgesi, İstanbul ve Büyükşehirler İçin Risk Azaltma Programı Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizde risklerin azaltılması için;
 İstanbul ve diğer büyükşehirler için hazırlanan İRAP’ların etkili bir şekilde uygulanmasına yönelik tedbirler alacağız.
 Büyükşehirlerde yaşanabilecek muhtemel depremlerde arama kurtarma yapılması konusunda, sadece AFAD kapasitesini değil diğer tüm unsurların kapasitelerini etkili şekilde kullanacağız.
 Büyükşehirlerde yaşanabilecek muhtemel depremlerde arama kurtarma çalışmaları, tahliye, toplanma alanları, geçici barınma, sağlık hizmetleri ve diğer konularda gerekli hazırlığın ve tatbikatların hızlıca yapılması, gerekli olan kaynakların illerdeki AFAD merkezlerine olabilecek en hızlı şekilde aktarılmasını sağlayacağız.
 İstanbul’daki ve diğer büyükşehirlerdeki kritik alt yapı tesislerinin afetlere karşı dayanıklılığı artırmaya devam edeceğiz.
 İstanbul’da ve diğer büyükşehirlerde afet ve acil durumlarda kullanılması planlanan geçici barınma alanlarının hizmet vereceği kapasite dikkate alınarak sosyal donatılarını tamamlayacak ve kapasitelerini artıracağız.
 İstanbul’da ve diğer büyükşehirlerde yer alan kültür ve tabiat varlıklarını afetlere karşı dayanıklı hale getirme çalışmalarımızı hızlandıracağız.
 İstanbul’un ve diğer büyükşehirlerin afet tehlikesine karşı hazırlıklı olmasına ve riski azaltmaya yönelik tedbirleri belirleyecek özel bir mevzuat hazırlayacağız.
 Türkiye Yapısal Risk Analizi Projesi’ni İstanbul’dan başlatacağız. Özellikle 1999 öncesi inşa edilen tüm binaların risk analizini yaptırmalarını zorunlu hale getireceğiz. Öncelikle Marmara Bölgesinden başlamak üzere deprem tehlikesinin yüksek olduğu illerimizde 1 yıllık süre içerisinde tespitleri tamamlayacağız.
 Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri başta olmak üzere kritik altyapıların deprem risk analizleri kalkınma ajansları koordinasyonunda TSE ile yapılacaktır.
 İstanbul’daki yapı stoğunun taranması, depreme dayanıksız olanların tespiti, güçlendirilmesi veya sağlıksız yapı stoğunun temizlenerek yeniden inşa edilmesi adına hukuki dayanağı güçlendirilmiş düzenlemeleri hayata geçireceğiz. 
 İstanbul’da yeni yapılacak her bir yapının deprem ve diğer afet risklerine karşı çok daha güvenli ve dirençli bir şekilde güncellenmiş yenilikçi mevzuata göre yapılmasını temin edeceğiz.
 Yapı denetim sürecindeki yaptırımların daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız.
 Tarihsel analizler ve fay hatlarının, oluşan fay kırıklarının incelenmesi sonucunda Yeşilköy’den başlayan ve Marmara Denizi’ne doğrudan komşu olan bölge birinci derece riskli, takip eden anakara ikinci derece riskli, SarıyerŞileSilivri üzerinden Karadeniz’e komşu olan bölge ise üçüncü derece riskli olarak tasnif edilmiştir. İstanbul’u bilimsel veriler ışığında depreme hazırlarken bu sınıflandırmayı esas alacağız.
 İstanbul’u olası bir deprem karşısında daha güçlü hale getirmek için yeni kentsel dönüşüm çalışmalarımızı hızlandıracağız. Kanal İstanbul Projemiz kapsamında inşa edeceğimiz 125 bin konutla birlikte; İstanbul’a ilave nüfus getirmeden 500 bini Anadolu, 500 bini Avrupa yakasında olmak üzere 2 kentsel dönüşüm rezerv şehrin kurulmasına ve 500 bin konutun da yerinde dönüşümüne yönelik çalışmalarımızı başlatıyoruz. Şehrin içerisinde boşalacak alanlar sayesinde, kent merkezindeki donatı ihtiyacını giderecek yeni yeşil alanlar, yeni sosyal donatı alanları inşa edeceğiz.
 Marmara havzası bütünü ve çevresinin ulaşım ağlarını güçlendirerek, İstanbul’u daha ulaşılabilir hale getireceğiz. Ulaşılabilir İstanbul hedefiyle; kurulan yeni banliyöler ve uydu kentlerden, toplu ulaşımla ve trenle İstanbul’a erişimi güçlendireceğiz.
 Sadece İstanbul’u değil, tüm Marmara bölgesini içerecek, konutları, sanayisiyle, kültürüyle, ticaretiyle geliştirecek, olası depreme karşı hazırlayacak; Afetlere Karşı İstanbul Mekânsal Stratejik Planı’nı hayata geçiriyoruz. Aynı anlayışla Ege Bölgemizde de benzer bir çalışmayı hazırlayacağız.
 Marmara bölgesindeki yoğunluğun azaltılması amacıyla yeni endüstriyel gelişim alanları ve lojistik hatları oluşturacağız.
 Ayrıca İstanbul’dan başlatacağımız rezerv şehir projemizi deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde de yaygınlaştıracağız. Kahramanmaraş ve Hatay merkezli yıkıcı depremlerin olduğu bölgelerden başlamak üzere 7 coğrafi bölgede 7 rezerv şehir projesinin projelendirme çalışmalarını başlatacağız.


İletişim Politikaları

Enformasyon, bilgi, iletişim ve medya alanlarında yaşanan büyük ve
hızlı değişim devletleri bu konulara daha fazla önem vermeye yöneltmektedir.
Bulunduğumuz yüz yılda artık hiçbir konu, iletişim vizyonu olmadan
tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Gelişen medya teknolojilerinin
bir sonucu olarak bilginin üretimi ve yayılması geçtiğimiz yıllara göre çok
hızlanmış ve bilgi, adeta bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu gerçeğin
bilinciyle, iletişimi müstakil bir politika alanı olarak ele alıp Türkiye
Yüzyılı’nın aynı zamanda bir “İletişim Yüzyılı” olması hedefi doğrultusunda
çalışmalarımıza yön vereceğiz.
Türkiye’nin gerçek ve hakikat odaklı hikayesini çok yönlü bir yaklaşımla
bütün hedef kitlelere orijinal ve özgün bir dille anlatarak ‘Türkiye
Markası’nın uluslararası alanda nitelikli temsilini sağlamak amacıyla
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişiyle birlikte daha etkin ve koordineli
bir iletişim stratejisi uygulamak için İletişim Başkanlığı kurulmuştur.
Bu doğrultuda kamu diplomasisi, stratejik iletişim ve kriz yönetimi,
dezenformasyonla mücadele, halkla ilişkiler ve medya alanında yürütülen
faaliyetlerin koordinasyonu İletişim Başkanlığı uhdesine verilmiştir.
Türkiye’nin çok boyutlu iletişim stratejisi bağlamında başkanlığın kurulmasını
ve gelişimini önemli buluyoruz. 2018 yılından günümüze
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde bölgemiz ve insanlık
için hakikati savunma ve anlatmaya odaklı bir model hazırlamıştır. Türkiye
İletişim Modeli başlığıyla yenilikçi, kapsayıcı ve bütüncül model, hakikatin
hâkim olduğu bir iletişim ortamının inşasını amaç edinmektedir.
Türkiye, küresel belirsizlik çağında istikrarlaştırıcı bir güç olarak bölgesel
güç ve küresel aktör olma hedefini pek çok disiplinde olduğu gibi iletişim
ve medya alanlarında da hayata geçirmektedir. Türkiye olarak karşı
karşıya kaldığımız tehditlere yönelik hukuki, siyasi, diplomatik ya da askeri
boyutun yanında iletişim cephesinde de büyük bir mücadele veriyoruz.
Türkiye İletişim Modeli, bu mücadelede en önemli ve yetkin aracımız
olarak geliştirilmiştir.
Türkiye İletişim Modeli’nin unsurları olarak kamu diplomasisi, halkla ilişkiler,
medya ilişkileri, stratejik iletişim, kriz yönetimi ve dezenformasyonla
mücadele alanlarında, devletimizin mevcut kapasitesini bütün teknolojik
imkânlar ile destekliyoruz. Çok yönlü ve çok boyutlu bir iletişim modeliyle
Türkiye markasını tüm dünyaya anlatıp etkinleştirmek ve güçlendirmek
için gayret sarf etmeye devam edeceğiz.

Bu anlayışla, en önemli hedefimiz; Türkiye markasını güçlendirmek,
Türkiye’nin gücünü, kabiliyetlerini, imkânlarını dünyaya göstermek ve ülkemizi
bir çekim merkezine dönüştürerek, hak ettiği yeri bütün dünyaya
bildirmektir.

Doğru ve Güvenilir Bilginin Merkezi Türkiye

Türkiye bölgesinde kalıcı istikrar ve barışın temel taşı olarak hakikati
her politikanın merkezinde tutmaktadır. Küresel bir iletişim sorunu olarak
dezenformasyon ve manipülasyon, asimetrik savaş, dijital psikolojik harp,
ikna endüstrisi, rıza mühendisliği, kara propaganda, algı operasyonları
devletleri en fazla zorlayan konulardır. Geçtiğimiz dönemde Türkiye de
bu başlıklarda zorlu sınamalarla karşı karşıya kalmıştır.
Sayısız ve hızlı bir şekilde gerçekleşen bu saldırılara karşı Dezenformasyonla
Mücadele Merkezi kurulmuştur. Sistematik dezenformasyon
saldırılarının gerçekleştiği tüm medya platformlarında dezenformasyon
ve manipülasyona karşı direnç inşa edecek ‘Dezenformasyonla Mücadele
Merkezi 2021 ve 2022 yıllarında yanlış ve maksatlı dezenformasyonları
tespit ederek doğru içerikleri kamuoyu ile paylaşmıştır.
Önümüzdeki dönemde bu saldırılarının şiddetini arttıracağının bilinciyle
İletişim Başkanlığı bünyesinde çalışmalarımız kararlılıkla devam edecektir.
Ülke olarak maruz kaldığımız dezenformasyon kampanyalarıyla mücadelede
her daim hakikatin safında yer alacağız ve Türkiye’yi bölgesel ve
küresel düzlemde doğru ve güvenilir enformasyon akışının merkez üssü
haline getireceğiz.

Bütüncül İletişim ve Söylem Birliği

Türkiye İletişim Modeli ile uygulamaya koyulan stratejik iletişim araçları,
devletimizin çok sayıda alanda faaliyet gösteren kurumlarının iletişime
yönelik koordinasyonunda, hızlı değişen gündeme ayak uydurabilecek
güçlü ve kesintisiz bir söylem birliği sağlamaktadır. Büyüyen ve gelişen
Türkiye’nin stratejik iletişim ve kriz yönetimi süreçleri için tüm kamu kurumlarımızı
dâhil eden koordinasyon süreç ve planlamaların bütüncül iletişim
bakımından son derece değerli olduğuna inanıyoruz.
Ulusal ve uluslararası seviyede farklı hedef kitlelere yönelik hayata
geçirilen kampanyalarla Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun tanıtımına yönelik
önemli ivme kazandık. Uluslararası alanda ‘Turkey’ yerine ‘Türkiye’ adının
kullanılmasına ilişkin çalışmaları ülkemizin marka değeri bakımından
önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca temel politika başlıklarında
yürütülen iletişim çalışmalarının önemli bir kazanım olduğunu 
düşünüyoruz. Bu kapsamda; “Dünya 5’ten Büyüktür” söylemimiz ile bilinen
Birleşmiş Milletler Reformu politikalarımızı uluslararası kamuoyuna tanıttık.
Bu alandaki çalışmaları önümüzdeki dönemde daha da geliştirmekte
kararlıyız.
Ülkemizin karşılaştığı tüm afetlerde kamuoyunun hızlı ve sağlıklı bir şekilde
bilgilendirilmesi için bütün kamu kurum ve kuruluşlarımızla eş güdüm
içerisinde kriz iletişimi perspektifimizi uygulamaya koyduk.
Önümüzdeki dönemde hem proaktif kampanyalar hem de kriz iletişimi
alanlarında kamunun söylem birliği ve koordinasyonunu üst düzeylere
taşıyacak politika süreçlerini, eğitim programlarını ve girişimleri devam
ettireceğiz.

Güçlü, İtibarlı ve Güvenilir Bir Türkiye Markası İçin Kamu Diplomasisi

“Türkiye, Türkiye’den büyüktür” vizyonu ile temellendirdiğimiz kamu
diplomasisi çalışmalarımız, ülkemizin çıkarlarını savunmanın yanı sıra küresel
barış ve istikrara katkı sunma perspektifimizi de kapsamaktadır.
Bu alandaki faaliyetlerle ülkemizin ve milletimizin gücünü, kabiliyetlerini,
imkanlarını dünyaya göstermeyi ve tanıtmayı hedefliyoruz. Elbette bütün
bunlarla birlikte Türkiye’nin çekim merkezi konumunu daha da arttırmayı
amaçlıyoruz.
Türkiye Yüzyılı’nda kamu diplomasisi çalışmalarını spesifik hedef kitlelere
yönelik olarak daha yoğun şekilde uygulayarak ülkemizin yumuşak
gücünü yükseltecek, kültürel değerlerimizi tüm iletişim yöntem ve
tekniklerini kullanarak dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaştıracak
çalışmaları sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde ülkemizin tezlerini anlatmak
için gidilmedik coğrafya, temas edilmedik ülke bırakmayacağız.
Devletimizin insani diplomasi gayretlerini daha bilinir kılacak, sağlık diplomasisinden
turizm diplomasisine, bilim diplomasisinden gastrodiplomasiye,
spor diplomasisinden ticari diplomasiye kadar tüm diplomasi türlerinde
Türkiye’nin kapasitesi ve potansiyeli uluslararası kamuoyuna en doğru
şekilde aktaracağız.
Dünyanın pek çok coğrafyasına yayılan İletişim Müşavirlerimizi kamu
diplomasisi perspektifimiz doğrultusunda seferber edeceğiz. Uluslararası
alanda yaşanan kriz ve belirsizlikler karşısında çok daha güçlü, çok
daha dayanıklı bir uluslararası toplumun inşası adına dünya ile ilişkilerimizi
pekiştireceğiz. İkili ve çok taraflı iş birlikleri yolu ile Türkiye İletişim
Modelimizi, bu alanda geliştirdiğimiz kapasite ve tecrübeyi, dost ve kardeş
ülkelerle paylaşacağız.

İnsana Dokunan ve Kapsayıcı İletişim

Geçtiğimiz dönemde iletişimi çok yönlü ve kapsayıcı olarak ele
almamızın bir sonucu olarak önemli başarılara imza atmış bulunuyoruz.
Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri olarak AK Parti
hükümetleri döneminde kurulan milletimiz ile devletimiz arasındaki bağı
güçlendirmek adına bir köprü niteliğindeki Cumhurbaşkanlığı İletişim
Merkezi (CİMER), yıllık ortalama 6,5 milyon başvuru alarak katılımcı
demokrasinin dünyadaki en nadide örneğini temsil etmektedir. CİMER ile
milletimizin devletimize söylemek, iletmek istediklerini doğrudan ileteceği
şekilde bir iletişim zemini kurmayı başardık.
CİMER, Türkiye Yüzyılı’nda dijitalleşme başta olmak üzere gelişen ve
değişen koşullar çerçevesinde etkinliğini daha da artırmaya devam edecek
ve kurumlar arası koordinasyona ilişkin yüklendiği misyonlarla birlikte
hizmet kapasitesini artıracaktır. 2018 yılında 21 gün, 2022 yılında 10 gün
olarak gerçekleşen CİMER’in başvuru sonuçlandırma sürecini önümüzdeki
dönemde 7 güne düşürmeyi hedefliyoruz. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın
CİMER’i daha etkin kullanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
İletişim politikalarımızın kapsayıcı niteliğinin bir göstergesi olarak toplumumuz
ile her daim temasa büyük önem atfediyoruz. Devlet-millet iletişimini
güçlendirmek için sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, gençler ve
toplumun tüm kesimleri ile yakın temas sağlıyoruz. Devletimizin vatandaşlarımıza
sağladığı imkanları, bursları, teşvikleri ve destekleri doğrudan
tanıtıyoruz. Aynı zamanda, ülkemizin uluslararası alanda tanıtımını destekleyecek
ve ülkemizi uluslararası kamuoyu nezdinde her alanda daha
fazla görünür kılacak tanıtıma yönelik şu ana kadar 1000’den farklı projeyi
tamamladık. Aynı şekilde, benzer projeleri Cumhurbaşkanlığı Tanıtma
Fonu ile desteklemeye devam edeceğiz.

Özgür, Güçlü, Çok Sesli, Nitelikli ve Hakkaniyetli Bir Medya

Sağlıklı bir demokrasinin taşıyıcısı olarak gördüğümüz medyaya yönelik
faaliyetlerimiz “Türkiye İletişim Modeli’nin ana hatlarından birini teşkil etmektedir.
Ülkemizde, yaklaşık 18 bin basın kartı sahibi medya çalışanının
bulunmasını demokratik hayatımız için büyük bir zenginlik olarak görüyoruz.


Önümüzdeki dönemde İletişim Başkanlığı bünyesinde basın sektörüne
yönelik panel, buluşma ve etkinlikler yoluyla çalışma hayatlarına ilişkin
düzenlenen faaliyetlerin sayısını arttıracağız. Aynı şekilde, uluslararası
basına yönelik ülkemiz ve bölgemizde yaşanan gelişmeler hakkında sağlıklı
enformasyona ulaşım için yapılan bilgilendirme faaliyetlerinin de çeşitlenmesini
hedefliyoruz.
Basın Kanunu’nda gerçekleştirilen değişiklikler ile geleneksel ve yeni
medyaya daha özgür ve rahat bir çalışma ortamı oluşturduk. Bu kapsamda,
bütüncül iletişim prensibi çerçevesinde basın kanununu gözden geçirip
güncel ve etkin bir şekil almasını sağladık. Bilişim ve teknoloji şirketlerinin
iletişim platformları üzerinden vatandaşlarımızın dijital ayak izlerini
takip etmesine, veri mahremiyetini ihlal etmesine ve siyasal katılma davranışını
manipüle etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu noktada teknolojinin
sunduğu imkanları sonuna kadar değerlendirmeye devam edeceğiz.
Algoritma diktatörlüğüne karşı milletimizi bilinçlendirecek, medya
okuryazarlığı alanında farkındalığı artırarak sosyal medyanın kullanımına
ilişkin bilgilendirici faaliyetleri sürdüreceğiz.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’yla birlikte Anadolu Ajansı,
Basın İlan Kurumu ve TRT’nin ulusal ve uluslararası yayıncılık imkânlarını,
ülkemizdeki gelişmeleri, dezenformasyonla mücadelemizi, bölgesel
ve küresel atılımlarımızı yansıtacak şekilde güçlendirmeye devam edeceğiz.
Uluslararası topluma yönelik farklı dillerde yaptığımız yayınlarla
Türkiye’nin sesini küresel düzlemde yansıtmayı iletişim yüzyılı hedefimiz
doğrultusunda stratejik önemde görüyoruz. Bu anlayışla, kurumsal ve yasal
altyapıyı güçlendirerek Türkiye’nin küresel iletişim markalarının çalışma
alanlarındaki etkinliklerini arttıracağız.

Önümüzdeki dönemde gümrük ve ticaret işlemlerini dijitalleşme ve yeşil
dönüşüm odağında daha hızlı ve daha kolay yapılır hale getirmeye
devam edeceğiz.
 Gümrük kapıları ve gümrükleri modernize ederek yenilemeyi sürdüreceğiz.
 Yurtdışı lojistik merkezleri açılarak ihracatçıların potansiyel pazarlara
ve dağıtım kanallarına erişimi hızlandırılacaktır.
 İhracatta Blokzincir Kullanımı Projemiz ile ihracat işlemlerinde tüm
gümrük ve lojistik süreçlerinin blokzincir altyapısı ile tüm paydaşlarca
elektronik ortamda tek bir ekrandan yürütülmesi ve izlenmesini sağlayacak,
gümrük işlemlerini yeni teknolojiler yoluyla daha hızlı, kolay ve
etkin yapılır ve izlenir hale getireceğiz.
 Hedef pazarlarda Yurt Dışı Lojistik Dağıtım Ağları (YLDA) kurulumlarını
desteklemeye devam edeceğiz. Bu yolla, ihraç ürünlerimizin son alıcısına
24 ila 72 saat içerisinde ulaştıracak, ihraç yüklerimizin konsolide
edilerek taşınmasını ve taşımacılık maliyetlerimizin yaklaşık yüzde 20
oranında azalmasını sağlayacağız.
 Ülkemiz dış ticaret kapasitesinin arttırılması ve ülkemizin ticaret üssü
olması hedefi doğrultusunda deniz veya havayolu ile gelen eşyanın
gümrük işlem süreçlerinde elektronik entegrasyonu yaygınlaştıracağız.
 Gümrük Kapıları Analiz Programını hayata geçirerek, kara sınır kapılarımızdan
giriş-çıkış yapan taşıtların gümrük işlemlerinin tamamlanma
sürelerini izlemek, anlık ve ortalama araç sayısı ve işlem sürelerini takip
etmek suretiyle program ve muayene hattı bazında performansı ve etkinliği
ölçecek ve yaşanabilecek bekleme ve gecikmeleri önleyeceğiz.
 Tek Pencere Sisteminde işlem gören belge sayısını artıracak, BİLGE
Gümrük Platformunu hayata geçirerek gümrük işlemlerine ilişkin beyanların,
tek bir elektronik erişim noktası üzerinden hızlı, kolay ve güvenli
bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacağız.
 e-KİP (Elektronik Kolay İhracat Platformu) Platformunu hayata geçireceğiz.
Ülkelerin e-ticaret pazarları, önemli yurt dışı pazaryerleri, çoklu
kanalları ile tüketici davranışları hakkında bilgi ihtiyaçlarının tek bir
platformdan karşılanmasını ve yapay zekâ uygulamaları dahil gelişmiş
bir teknoloji altyapısıyla hedef pazar belirleme noktasında e-ihracata
yönelik çevrimiçi dijital danışmanlık verilmesini sağlayacağız.

Dijital dönüşüm ışığında, ticaret sicili işlemlerinde ödemeler de dâhil
tüm süreçlerin elektronik ortamda yürütülmesini sağlayacak, e-defterin
mevzuat ve sistem altyapısını oluşturacağız.
 MERSİS Mobil Uygulama ile ticaret sicili işlemlerinin mobil cihazlar üzerinden
de yürütülmesine ve bu işlemlerin daha da kolaylaştırılmasına
imkân vereceğiz.
 Lisanslı depoculuk sistemine yönelik teşvik ve desteklerimizi sürdürerek
sistemin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına devam edeceğiz.
 Tüketici uyuşmazlıklarının dijital dönüşüm odağında daha hızlı, basit ve
kolay bir şekilde çözülebilmesini sağlayacağız.
 Tüketici hakem heyetlerini 81 il merkezinde olacak şekilde yeniden yapılandıracak,
beşerî ve dijital kapasiteyi geliştirerek başvuru ve inceleme
süreçlerini kolaylaştıracağız.
 Tüketici şikâyetlerinin doğrudan ilgili firmalara iletilebilmesini sağlayacak
altyapıyı oluşturacak, uyuşmazlık çözümlerinin mümkün olan en
kısa sürede gerçekleşmesini sağlayacağız.
 Yeşil dönüşüm ışığında, sürdürülebilir tüketim, ürünlerin çevresel etkileri
gibi konularda tüketicilerin doğru bilgilendirilmesine yönelik uygulamalarımızı
geliştireceğiz.
 Tüketicilerin sağlık ve güvenliklerinin korunması amacıyla gerçekleştirdiğimiz
denetimleri ve firmaların bilgilendirilmesi amacıyla yürüttüğümüz
rehberlik faaliyetlerini artırarak tüketici ürünlerinde güvensizlik
oranını sıfıra indireceğiz.
 Ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara yönelik mevzuatı, başta dijital
mecralar olmak üzere reklam sektörünün genişlediği tüm alanlara
uyumlu hale getireceğiz.
 Çocuklar ve yaşlılar öncelikli olmak üzere hassas tüketici gruplarına
özel önlemler getireceğiz.
 Başta dijital ve teknoloji temelli piyasalar olmak üzere tüm piyasalarda
rekabet ihlallerinin tespitinde ve soruşturma süreçlerinin yürütülmesinde
etkinliği artıracağız.

 Tüm sektörlerde yürütülen rekabet soruşturmalarında aktif iş birliği,
uzlaşma ve taahhüt mekanizmalarının kullanılmasını sağlayacak, dijital
ve teknoloji temelli piyasalarda mevzuat çalışmaları, birleşme devralmaların
kontrolü, sektör incelemeleri ve soruşturmalar ile aktif rol alınmasını,
dijital piyasalarda hem platformlar arasındaki hem de platform
içi rekabetin teşvik edilmesi amacıyla gerekli düzenleme ve denetlemelerin
yapılmasını sağlayacağız.
 Yürütülmekte olan Çevrimiçi Reklamcılık Sektör incelemesi ve Mobil
Ekosistemlere İlişkin Sektör İncelemesi kapsamında incelenen pazarlarda
rekabetin tesisi için gerekli adımları atacağız.
 Cari dengenin iyileştirilmesi amacıyla, yenilenerek piyasaya tekrar arz
edilen ürünlerin kapsamını genişleterek kullanılmış elektronik ürünleri
tekrar ekonomiye kazandırılmasını sağlayacağız.
 Kaçakçılıkla mücadelede kapsamında gümrük idarelerimizde yerli ve
milli teknolojilerin kullanımını yaygınlaştıracağız. MİLTAR Projemizin devamında
seri üretimine geçilen yerli ve milli araç ve konteyner tarama
sistemlerini gümrük idareleri başta olmak üzere diğer kurumlarına yaygınlaştıracak,
aynı zamanda ihracat potansiyelini geliştireceğiz.
 MİLTAR Projemiz sayesinde; sistemlerin ithalatının önüne geçerek
2 milyar 250 milyon TL’lik kaynağın ülke içinde kalmasını sağlayacak,
üretilecek sistemlerle aynı zamanda yeni bir ihracat kapısı açmış olacağız.
 Yeni Nesil Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS)’i kurarak,
ürün güvenliği denetimlerini dış ticarette daha etkin yapacağız.
 Piyasa gözetimi ve denetimi ile ürün güvenliği mevzuatını, yeşil dönüşüm,
döngüsel ekonomi ve yapay zekâ üçgeninde güncel hale getireceğiz.
Piyasa gözetimi ve denetimi konusunda yetkili kurumların etkin
bir koordinasyon içinde görev yapmalarını sağlayıcı tedbirleri hayata
geçireceğiz.

KOBİ’lerimizin rekabet güçlerinin artırılması ve ekonomik büyümemize
daha fazla katkı vermeleri temel amacımız çerçevesinde önümüzdeki
dönemde de katma değeri yüksek, yenilikçi ve küresel değer zincirinde
üst sıralara çıkmış bir üretim yapısını girişimcilerimiz aracılığıyla hayata
geçireceğiz.
 Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden etkilenen illerimizdeki
KOBİ’lerimizin ve esnafımızın bu zor gününde yanında olmayı sürdürecek,
üretimlerini devam ettirmeleri için gerekli tüm destekleri kapsamlı
ve süratli bir biçimde devreye alacağız.
 Yenilikçi, orta yüksek ve yüksek teknoloji firmalarına hizmet vermek
üzere bir KOBİ Yatırım Bankası kuracağız.
 Deprem bölgesi başta olmak üzere 10 bin yeni akıllı ve yeşil imalathanenin
inşasını ve tahsisini gerçekleştireceğiz
 KOBİ’lerin kurumsallaşmalarını desteklemeyi sürdüreceğiz. Bu amaçla
insan kaynakları başta olmak üzere kapasitelerinin gelişmesine yönelik
destek programları oluşturacağız.
 Ortaklıklar yoluyla işletme büyüklüğünü artırmalarını teşvik edeceğiz.
 KOBİ’lerin finansmana erişimlerini daha da kolaylaştıracak, bu çerçevedeki
kredileri artıracağız.
 Kitle fonlaması başta olmak üzere, işletmelerin yenilikçi finansman imkânlarından
daha fazla yararlanmalarını sağlayacağız.
 Girişim sermayesi ekosistemini geliştirmek için paydaş kuruluşlarla
yaptığımız fon yatırımlarını daha da artırıp, çeşitlendireceğiz.
 İşletmelerimizin ve girişimciliğin geliştirilmesi için kamu, özel sektör ve
sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğini daha da genişletecek ve
bu amaçla yürütülecek ortak faaliyetleri destekleyeceğiz.
 Desteklerimizi, farklılaşan ihtiyaçlara odaklı, KOBİ’lerin niteliklerine özel
ve performans esaslı mekanizmalarla geliştireceğiz.
 Yeni girişimlerin hayatta kalmasını, mevcut işletmelerin ise büyüyüp
ölçek atlamasını kolaylaştırmaya dönük yeni destekleri hayata geçireceğiz.
234

 Gençleri girişimci yapabilmek için finansal desteklerin yanında girişimciliği
özendirecek ve girişimcilik kültürünü yaygınlaştıracak eğitim ve
etkinliklere destek sağlayacağız.
 Start-up ekosisteminin güçlendirilmesine yönelik başta TEKNOPARK
ve TEKMER’ler olmak üzere gençlerimize sunulan imkânları daha da artıracak
ve genç girişimcilerin finansmana erişimlerini kolaylaştıracağız.
 KOBİ’lerin rekabet güçlerini artırmaya yönelik eğitim ve teknoloji geliştirme
konularında destek programlarını devreye alacağız.
 KOBİ’lerin nitelikli işgücüne sahip olabilmelerini teminen İŞKUR öncülüğünde
yetkin işgücünün ihtiyaç sahibi firmalara erişimini sağlayacak
ve firmalardaki işgücünün eğitim yoluyla niteliğinin artırılmasına destek
olacağız.
 İşletmelerin Ar-Ge ve Ür-Ge süreçlerini destekleyecek, yenilikçi proje
üretme yetkinliğini yaygınlaştıracak, süreç verimliliğini artırıcı yenilikçi
yaklaşımları destekleyeceğiz.
 Tedarikçi Geliştirme Programı kapsamında İSO500+KOBİ projesiyle
500 büyük işletmeyi ortak projeler vasıtasıyla KOBİ’lerimiz ile buluşturacağız.
Her ilimizden en az 1 iyi örnek çıkaracağız. Avrupa’nın tüm
ülkelerinden büyük işletmeler ile KOBİ’lerimizin ortak projelerini destekleyeceğiz.
Büyük işletmeler ile stratejik ortaklıklarımızı tüm sektörlere
yaygınlaştıracağız. Tüm desteklerin tek bir noktadan sunulduğu
tek pencere sistemine geçeceğiz.
 Dijital dönüşümü yaygınlaştırmaya yönelik programları imalat sanayiinin
farklı kollarına adapte ederek KOBİ’lerin dijitalleşme süreçlerine
destek vereceğiz.
 Dijital dönüşümün platform imkânlarından yararlanarak KOBİ’lerin yerli
tedarik zincirini güçlendirecek şekilde büyük ölçekli firmalar etrafında
kümelenerek konumlanmalarını teşvik edeceğiz.
 KOBİ’lerin yalın üretim konusundaki farkındalıklarını artırarak üretim süreçlerini
geliştirmeleri için gerekli mekanizmaları oluşturacağız.
 KOBİ’ler ile büyük işletmeler arasındaki verimlilik farkını azaltmak amacıyla
özel programlar geliştireceğiz.
 Bilişim sektöründe yer alan start-up firmalarının ürün ve hizmetlerini
kolaylıkla pazarlamalarına yönelik olarak 2028 yılına kadar 5 ülkede
Uluslararası Teknoloji Pazarlama Ofisi kuracağız.

KOBİ’lerin yeşil dönüşüme yönelik farkındalıklarının artırılmasını ve sektörel
dönüşüm profillerinin oluşturulmasını sağlayacağız.
 Yeşil dönüşümü KOBİ’lere yaygınlaştıracak yenilikçi programları hayata
geçireceğiz.
 KOBİ’lerde etki yatırım yaklaşımını yaygınlaştıracak programları uygulamaya
koyacağız.
 KOBİ’lerin ürün ve pazar çeşitlendirme, ihracat ve e-ihracat potansiyelini
artırmalarına yönelik programları hayata geçireceğiz.
 Doğrudan ve dolaylı ihracat yapan KOBİ sayısını artıracak, kesintili ihracat
yapan KOBİ’lerin ihracatında süreklilik sağlayacağız.
 E-ticaret ve e-ihracat destek programlarımız kapsamında KOBİ’lere finans,
pazarlama, reklam, danışmanlık desteği vereceğiz.
 KOBİ’lerin marka ve tasarım aşamalarında yaşadıkları güçlükleri giderecek
danışmanlık destek programları geliştireceğiz.
 İşletmelerin fikri mülkiyet ve patent haklarına daha hızlı ve sorunsuz
elde edebilmelerini teminen farkındalık eğitim programlarını devreye
alacağız.
 Genç ve kadın girişimciliğine yönelik desteklerimizi artırarak sürdüreceğiz.
 Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı kapsamında kooperatiflerimizin
üretim ve istihdama yönelik projelerini desteklemeye devam edeceğiz.
 Esnaf ve sanatkârlarımızın kümelenmelerini ve kooperatifleşmelerini
kolaylaştıracak adımları desteklemeye devam edeceğiz.
 Esnaf ve sanatkârlarımızın aynı ya da benzer iş kollarında birlikte ya
da tamamlayıcı bir biçimde büyük firmalara iş yapmalarını sağlayacak
girişimleri destekleyeceğiz.
 Esnaf ve sanatkârlarımızın nitelikli işgücü temin etme ve yetiştirme
süreçlerini yeni bir bakış açısıyla ele alarak mesleki eğitim sürecinin
önemli bir parçası haline getireceğiz.

Mevcut kurumsal yapıyı esnafımızın sorunlarını makro düzeyde daha
hızlı bir biçimde ele alabilecek şekilde gözden geçireceğiz. Bu çerçevede
meslek kuruluşlarımızın kurumsal ve finansal yapılarının güçlendirerek
esnafımıza daha etkin hizmet vermelerini sağlayacağız.
 Hazine destekli kullandırılan kredilerde imalat sektörüne, ihracata, markalaşmaya,
e-ticarete, yönelen esnaf ve sanatkârlara ilave faiz desteği
sağlayarak bu desteklerin etkinliğini artıracağız.
 Esnaf ve sanatkârlar için, tüketimin yenilenebilir enerjiden sağlanması
konusunda yatırım teşvik modelleri geliştireceğiz.
 Esnaf ve sanatkârlara ihracat süreçleri, girişimcilik, Ar-Ge ve yenilikçilik
ile devlet yardımları hakkında eğitim, danışmanlık ve bilgi desteği
sağlamak üzere 81 ilde konu ile ilgili eğitimler düzenlenmesini sağlayacağız.
 Esnafımızın e-ticaret ve e-ihracat pazarlarına erişimlerini kolaylaştıracak
programları hayata geçireceğiz.
 Ahilik Sandığı’nı aktif bir biçimde kullanarak esnaf ve sanatkârlarımızın
piyasada iş yaparken daha güvenli bir biçimde faaliyet göstermelerini
sağlayacağız.
 Yerel düzeyde üretilen ürünlerin üretim hacimlerinin gelişmesini destekleyecek,
pazara erişimlerini arttıracak şekilde üretim süreçlerini yeniden
tasarlayacak danışmanlık hizmetleri vereceğiz.

AK Parti olarak yüzyılın enerjisini hayatımızın her alanında hissedeceğimiz
Türkiye Yüzyılı’nda yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı
en üst düzeyde değerlendiren, yeşil dönüşümü enerji ve madencilik
sektörünün merkezine koyan, enerji verimliliğini ve enerjinin depolanmasına
dair imkânları artırmayı hedefleyen, nükleer teknolojiyi elektrik
üretiminde kullanarak kaynak çeşitliliğine katkı sağlayan, çevresel etkileri
en aza indiren enerji ve madencilik politikalarımızı ve stratejilerimizi
geliştirmeye devam edeceğiz. Enerji alanında dışa bağımlılığı azaltarak
cari açık sorununa kalıcı çözüm üretme politikalarına güçlü bir destek
vereceğiz.
 Bu kapsamda, dünyada 12’nci sırada olduğumuz elektrik kurulu gücünde
dünyada ilk 10 ülke arasına gireceğiz.
 2021 yılı itibarıyla yüzde 71 olan birincil enerjide dışa bağımlılık oranımızı,
2028 yılında yüzde 56’ya, 2053 yılında ise yüzde 13 seviyesine
indireceğiz.
 Elektrik kurulu gücümüzü 2028 yılında 135 GW’ın üzerine çıkaracağız.
 2022 yılında kurulu güç içinde yüzde 54,3 olan yenilenebilir enerji kaynaklarımızın
payını 2028 yılına kadar yüzde 60’ın üzerine çıkaracağız.
 Güneş enerjisinde kurulu gücümüzü 27 GW’a, rüzgâr enerjisinde ise 16
GW’a ulaştıracağız.
 2022 yılında elektrik üretiminde yüzde 42,2 olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının payını 2028 yılında yüzde 50 seviyelerine çıkaracağız.
 Yenilenebilir mevcut durumda 137 TWh olan yıllık elektrik üretim toplamını
192 TWh seviyesinin üzerine çıkaracağız.
 2028 yılında toplam elektrik üretimimizin 423,7 TWh’ye ulaşmasını öngörüyoruz.
 Yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik vererek kaynak çeşitlendirmesini
sağlayacağız, bu kaynaklarımızdan azami ölçüde faydalanılmasını
teşvik edeceğiz.
 Yenilenebilir enerji üretim tesislerinin kurulumlarını hızlandıracak,
Güneş ve Rüzgâr Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) uygulamalarını
yaygınlaştırmaya devam edeceğiz. Böylece yerlileştirme, teknoloji
transferi, yerli üretim ve Ar-Ge faaliyetlerini geliştireceğiz.

Elektrik iletim şebekesinin altyapısının yeni teknolojilerle güçlendirilmesine
devam edeceğiz. Elektrik arzında bölgesel yeterlilik sağlamaya
çalışacak, elektrik iletim yatırımlarımızı sistemin güvenliğini ve bölgelerin
arz-talep durumlarını gözetecek şekilde hayata geçirmeye devam
edeceğiz.
 Vatandaşlarımız tarafından elektrik şebekelerinde meydana gelen arıza
ve kesinti ihbarlarına daha hızlı cevap verilmesini teminen mobil uygulamaları
yaygınlaştıracağız.
 Enerji verimliliği kapsamında, mevcut hidroelektrik santrallerimizin
ekonomik ömrünü tamamlamış ekipmanlarını yerli ve milli imkânlarımızla
daha verimli olacak biçimde tasarlayıp üreteceğiz.
 Başta tarımsal sulama alanları ve afet bölgelerinde kullanılmak üzere
tasarlamış olduğumuz enerji depolamalı mobil güneş santrallerinin seri
üretimine geçeceğiz.
 Doğal gazın ulaşmadığı kırsal kesimlerde hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin
büyükbaş hayvanlarının ürettiği atıktan üretilen gazın mutfaklarda
kullanılabilmesi için tasarlanmış olan BİOGAZ ünitesinin seri üretimine
başlayacağız.
 Ülkemiz kurulu güç portföyünde bulunmayan pompaj depolamalı hidroelektrik
santrallerini kuracağız.
 Yerli ve milli imkânlarımız ile ürettiğimiz hidrolik santral jeneratör ve
türbinimizi yaygınlaştıracağız.
 Akkuyu Nükleer Güç Santralinin tam kapasiteyle devreye alınmasını
sağlayacak, ilave nükleer santraller kurulmasına yönelik çalışmalara
devam edeceğiz.
 Küçük modüler reaktörler (SMR) ve 4. nesil reaktörlerin kurulması ve
yerlileştirilmesi yönünde adımlar atacağız.
 Nükleer Yakıt Üretim Tesisi, Ulusal Nükleer Araştırma Merkezi ve İnsan
Kaynağı Eğitim Merkezi tesis edeceğiz.
 Enerji, nükleer ve maden teknolojileri alanlarında yüksek teknolojilerin
geliştirilmesi ve katma değeri yüksek stratejik ürünlerin ülkemizde üretilmesini
sağlamak amacıyla Araştırma ve Pilot Uygulama Merkezleri
kuracağız.
 Tüm ilçeleri doğal gaz ile buluşturacağız.

 Doğal gaz depolama kapasitesini artırmaya devam edeceğiz. Silivri yer
altı doğal gaz depolama tesisi ile Tuz Gölü yer altı doğal gaz depolama
tesisinin mevcut kapasitesini iki yıl içerisinde 10 milyar m³’e çıkaracağız.
Toplam geri üretim kapasitesini ise günlük 155 milyon m³’e ulaştıracağız.
 TANAP doğal gaz boru hattının kapasitesini iki katına çıkaracağız.
 Yurt içi ve yurt dışı petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerini aralıksız
sürdüreceğiz. Bu bağlamda, ülkemizde daha önce terör nedeniyle arama
yapılmayan sahalar başta olmak üzere potansiyel gördüğümüz tüm
sahalarda arama faaliyeti yürütürken hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de
arama ve sondaj faaliyetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz.
 Türkiye Yüzyılı’nda enerji bağımsızlığımızın sembolü haline gelmiş olan
Karadeniz doğal gazını vatandaşımıza ulaştıracağız. Yapılacak çalışmalar
neticesinde mevcut 710 milyar m³’lük rezerve ilave yeni keşiflerle
birlikte ülkemizin geleceği, yüzyılın enerjisi ile daha da aydınlanacaktır.
 Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisini faaliyete geçireceğiz.
 2023 yılının ilk yarısında, 1’inci fazda yaklaşık günlük 10 milyon m³’lük
üretime bağlı olarak milletimizin hizmetine sunacağımız yerli doğal gazımız,
2’nci fazda günlük 40 milyon m³’e çıkacaktır. Böylece ülkemizin
doğal gaz ihtiyacının yaklaşık dörtte birini yerli doğal gazımızdan karşılamış
olacağız. Sadece bir yılda üreteceğimiz doğal gaz bugüne kadar
ülkemizde üretilen doğal gazın da tamamına karşılık gelecek.
 Yerli doğal gazımız, halkımızın daha güvenli ve maliyet etkin bir şekilde
doğal gaza erişimini sağlamanın yanı sıra, ülkemizin yeni doğal gaz
sözleşmelerine dair müzakerelerde daha avantajlı kontratlar yapmasına
imkân sağlayacaktır.
 Gabar bölgesinde ve Çukurova’da gerçekleştirdiğimiz keşif ve buna
bağlı üretim artışı sayesinde 2023 yılında günlük ham petrol üretimimizi
100 bin varilin üzerine çıkartacağız.
 Altyapı çalışmalarını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı’nda enerjide merkez
ülke hedefine ulaşacağız.

 Uluslararası enerji ticaretinde sahip olduğumuz stratejik konumu güçlendireceğiz.
Bu çerçevede ülkemizde, sağlam bir altyapı ile kaynak
ülkelerden gelecek doğal gazın hem fiziki teslimatının yapılacağı hem
de finansal enstrümanlar aracılığıyla ticarete konu edileceği, rekabetçi
bir enerji ticaret merkezi tesis edeceğiz.
 Kazan-kazan esasına dayalı enerji diplomasisi sayesinde, ülkemizin
refahını artırma hedefiyle ikili ve çok taraflı ilişkilerde aktif rol almaya
devam edeceğiz. Enerji ve madencilik alanında iş birliği yaptığımız ülkelerin
sayısını artıracağız ve bu ülkelerin sahip olduğu enerji ve maden
kaynaklarına ilişkin karşılıklı arama, üretim ve ticaret konularında iş birliğimizi
güçlendireceğiz.
 Enerji ve madencilik alanında faaliyet gösteren kamu iktisadi teşebbüslerinin
ve diğer kamu işletmelerinin kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde
faaliyet göstermelerine, ülkemiz kaynaklarını etkin ve verimli
kullanmak suretiyle işletmecilik yapmalarına önem vereceğiz.
 TPAO, BOTAŞ ve bunların bağlı şirketleri hem ülkemizde hem de diğer
birçok ülkede yürüttükleri petrol ve doğal gaz üretim, depolama, iletim
ve ticaret faaliyetlerinde elde ettikleri teknik, mali ve operasyonel
tecrübe sayesinde, global enerji şirketleri ile çok daha etkin rekabet
edecektir.
 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimiz doğrultusunda, enerji verimliliği ile
daha az karbon salımı sağlayıp bir yandan çevreyi korurken diğer yandan
da daha az girdi kullanımıyla rekabet gücümüzü artırarak enerjide
yeşil dönüşümü gerçekleştireceğiz.
 Birincil enerji yoğunluğumuzu 2000 yılına göre 2053 yılında yüzde 69
azaltacağız.
 2017 yılı baz alındığında, 2053 yılına kadar elektrik ve ısı üretimi sektöründe
yüzde 71 emisyon azaltımı sağlayacağız.
 Karbondioksit tutma, dönüştürme/tekrar kullanma ve depolama teknolojilerinin
geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları yürüteceğiz.
 Enerji verimliliği ve emisyon azaltımı hedeflerimize yönelik olarak hazırlanan
Türkiye Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve Vizyonu politika belgesi
ile 2024-2030 dönemini kapsayacak İkinci Enerji Verimliliği Eylem
Planı’nı açıklayacağız.

Merkezi ve Yerel Yönetime ait Kamu Bina ve Hizmetlerde Enerji Verimliliği
artırmaya devam edeceğiz. Enerji performans sözleşmelerinin daha
yaygın kullanımı için gerekli teknik ve idari altyapıyı geliştirerek enerji
verimliliği yatırımlarını hızlandıracağız.
 Kamu binalarında enerji verimliliği yatırımlarına devam edeceğiz. Kamu
binaları için 2023 sonuna kadar yüzde 15 tasarruf hedefine yönelik çalışmalarımızı
sürdüreceğiz.
 Sanayide ısı pompası kullanımının artırılması yoluyla doğal gaza bağımlılığın
azaltılmasını sağlayacağız.
 Hidrojen, net sıfır hedefimiz için önemli alternatiflerden olup hidrojen
değer zinciri oluşturarak başta yerli elektrolizörün ve batarya sistemlerinin
geliştirilmesi olmak üzere, hidrojen teknolojilerinde ve ekonomisinde
öncü bir ülke olacağız. Elektrolizör kapasitemizi 2028 yılında 1,5
GW’a, 2035 yılında 5 GW’a, 2053 yılında ise 70 GW seviyesine ulaştıracağız.
 Madencilik sektörünün geleceği için gerekli tüm yasal adımları atmaya
devam edeceğiz.
 İnsanımızı merkeze alan bir anlayış içinde maden kazalarının önlenmesine
ilişkin oluşturduğumuz yasal ve kurumsal çerçeveyi etkili bir şekilde
uygulamaya devam edeceğiz.
 Jeotermal, Doğal Mineralli Sular ve Isı Kanunu hazırlıkları tamamlanmış
olup yeni dönemde TBMM’ye gönderilecektir.
 Yerli kömürün değerlendirilmesi için temiz kömür teknolojilerinin uygulanması
çalışmalarına hız vereceğiz. Yeni nesil termik santrallerle yerli
kömür kaynaklarını azami verimlilik esası göz önünde bulundurularak
değerlendireceğiz.
 Maden atıklarını değerlendirerek ekonomiye kazandıracağız. Maden
atık/artık/pasalarında yer alan ileri teknoloji elementlerin potansiyelinin
belirlenmesine yönelik proje gerçekleştireceğiz.
 Ülkemizin ihtiyacı olan madenlerin yurt dışında aranması ve işletilmesi
ile ilgili faaliyetlerimize devam edeceğiz.
 Sürdürülebilir madencilik politikalarını yaygınlaştırılacak, “Hem
Madencilik Hem Çevre” bilincini yerleştireceğiz.

 20 yıl önce hemen hemen hiç üretmediğimiz altın potansiyelimizi yıllık
40 ton seviyelerine çıkarttık. Önümüzdeki dönemde bu üretimi 2 katına
çıkartacağız.
 Karadeniz doğal gazımız ve Gabar bölgesi petrollerimiz başta olmak
üzere, hidrokarbon üretimi alanında yapacağımız atılımlar ile altın üretiminde
yapacağımız atılımlar neticesinde ülkemiz, cari açığını olumsuz
etkileyen enerji ve altın ithalatı konusundaki makûs talihini de yenmiş
olacaktır.
 Türkiye Yüzyılı, yerli ve milli Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetleri neticesinde uç
ürünlerin geliştirilmesinden ticarileştirilmesine kadar enerji ve maden
teknolojilerinin her aşamada atılım yapacağı, bu alanlarda yaşanan dijital
dönüşümün ve yapay zekâ uygulamalarının verimliliği zirveye taşıyacağı
ve ülkemizin teknoloji geliştirme konusunda küresel bir merkez
haline geleceği bir dönem olacaktır.
 Türkiye Yüzyılı, maden cevheri keşiflerine ilişkin müjdelerimiz ile uç
ürüne dayalı üretim tesislerimizin açılışlarını sıklıkla milletimizle paylaşacağımız
bir sürece dönüşecek olup madencilik sektörümüzün GSYH
içindeki payını ve ihracat gelirini istikrarlı ve çevreyle uyumlu bir şekilde
artıracağız. Madencilik sektörünün GSYH içerisindeki payını yüzde
2’ye yükselteceğiz.
 Ülkemiz ferrobor ihtiyacını karşılayacak yıllık 800 ton kapasiteli tesisi
Balıkesir/Bandırma’da 2023 yılı içinde tamamlayacağız.
 Elektrikli araçların kullanımının ve elektrik depolama ihtiyacının artmasına
bağlı olarak küresel ölçekte kritik önem kazanan lityum iyon
pillerin temel hammaddesi olan lityum karbonatın ülkemizde üretimini
sağlayacak; Eskişehir/Kırka’da 600 ton/yıl, Balıkesir/Bandırma’da ise
100 ton/yıl olmak üzere toplam 700 ton/yıl kapasiteli Lityum Karbonat
Üretim Tesislerini milletimizin hizmetine sunacağız. Böylece ülkemizin
bu alandaki ithalatının yaklaşık yüzde 50’si yerli üretim ile karşılanmış
olacaktır.
 Eskişehir/Beylikova’da keşfedilen ve havacılık, savunma, uzay sanayi,
biyomedikal gibi alanlarda kullanılacak 694 milyon ton nadir toprak
elementinin ülkemiz ekonomisine kazandırılmasını teminen yıllık 1.200
ton cevher işleyecek pilot üretim tesisi kuracağız. Tesisin tam kapasiteye
ulaşması neticesinde tesiste yıllık 570 bin ton cevher işlenecektir.
 Kütahya/Emet’de 5.000 ton/yıl kapasiteli Bor Karbür Üretim Tesisi kurarak,
savunma sanayiine yönelik üretim kapasitemizi artıracağız.

 Ülkemizin Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği konusundaki vizyonu
çerçevesinde, hidrojenin üretimi, depolanması ve güvenli bir şekilde
taşınmasına imkân sağlayacak Sodyum Bor Hidrür Üretim Tesisi kuracağız.
 Koklaşır özelliğe sahip Zonguldak Taşkömürü Havzası kömürlerinin
katma değerinin artırılması amacıyla havzada bulunan kömürlerin koklaştırılarak
demir çelik sanayisine sunulması için Kok Fabrikası Tesisi ve
diğer yan tesisleri milletimize armağan edeceğiz.
 Maden sahalarında uç ürün şartlı ihalelere devam ederek katma değeri
daha yüksek bir sektör oluşturacağız.
 Maden arama ve işletme süreçlerinin daha cazip hale getirilmesi yönünde
yeni adımlar atacağız.
Tüm dünyanın içinde bulunduğu bu hassas süreçte, bölgesel ve küresel
güvenlik, barış ve istikrar için Cumhuriyet tarihimizin en yoğun ve
en etkili faaliyetlerini icra ediyoruz.
 Önümüzdeki dönemde de tüm insanlığa hizmet edecek şekilde, caydırıcı
güç statümüzü koruyarak huzur ve barış ortamını güçlendirmek ve
sürdürülebilir refah artışı sağlamak üzere savunma sanayii teknolojisindeki
atılımlarımızı sürdüreceğiz.
 “İstersen sulh-u salah hazır ol cenge” anlayışı ile caydırıcı güç statümüzü
güçlendireceğiz.
 Yerli ve millî savunma sanayimiz ile yenilikçi ve çığır açan teknolojilere
yatırım yapmaya devam edecek ve yerlileşme oranını daha da artıracağız.
 Savunma sanayii pazarında ihracatçı bir ülke olarak konumumuzu pekiştireceğiz.
2028 yılında savunma sanayiinde yerlileşme oranımızı artırırken,
ihracatımızı en az 15 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz.
 Kızılelma ufkuyla, tam bağımsız savunma sanayi hedefimizi yerine getirecek,
savunma sanayiinde öncü ülkeler arasında olacağız.
 Başta Milli Muharip Uçağı, İHA/SİHA, Gemi, Denizaltı, Füze, Tank, Siper
olmak üzere nanoteknoloji, bioteknoloji, lazer, kuantum teknolojileri ve
yapay zekâ destekli otonom sistemler gibi yenilikçi ve çığır açan teknolojilere
yatırım yaparak savunma sanayiimize yeni kabiliyetler kazandıracağız.
 Milli muharip uçak, dikey iniş/kalkış yapabilen SİHA’lar ve muharip insansız
uçaklar ile insansız kara ve deniz araçları, uydu sistemleri de
dâhil haberleşme ve bilgi teknolojileri, elektronik harp, siber güvenlik,
uzun menzilli hava savunma ve füze sistemleri alanlarında önemli gelişmeler
kaydederek Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir savunma sanayiine
kavuşacağız.
 Milli Ramjet Motorlu Hava-Hava Füzesi Geliştirme Projesi GÖKHAN hava-
hava füze sistemini ülkemize kazandıracağız.
 Tasarım, üretim, bakım, onarım ve modernizasyonda yerli ve sürdürülebilir
ileri teknoloji merkezi olacağız.
 Savunma sanayiinde yerli ve milli teknolojinin kullanım oranının arttırılması
amacıyla yerli ve milli firmalarla onaylı tedarikçi ve Stratejik İş
Birliği Anlaşması faaliyetleri yürüteceğiz.
 İnsansız Hava Aracı teknolojileri alanında ortaya koyduğumuz başarıları
özellikle insansız otonom sistemler, yapay zekâ uygulamaları, akıllı silah
sistemleri konularında ülkemizi dünyada en ileri noktaya taşıyacak
stratejilerle destekleyeceğiz.
 Mayın temizliği hususunda dünyadaki gelişen teknolojiyi takip ederek
yerli ve milli ekipman üretilmesini sağlayacağız.
 Yurt dışından tedarik edilen ürünlerin yurt içinde üretimi ile yurtdışına
giden maddi değerlerin ülkemizde kalmasıyla ülkemizin büyümesine
katkı sağlayacağız.
 Savunma sanayiinin yeşil dönüşümünü sağlayacak projeleri destekleyecek,
elektrikli ve hibrit sistemler, biyoyakıtların dâhil edilmesi gibi savunma
sanayii ürünleriyle yeşil dönüşümü sağlayacağız.
 Savunma sanayii ihracatımızı çevreye duyarlı şekilde ve Sınırda Karbon
Düzenlemesi gibi uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak geliştireceğiz.
 Milli savunma eğitiminde teknolojik altyapı ve beşerî eksikliklerin giderilmesi
için gerekli yatırım ve çalışmaları tamamlayacağız.
 Savunma sanayiinde yerlileşme ve millileşme arttıkça firmalarımızın
sivil endüstrilerde kullanacağı teknolojik kabiliyetler de gelişmektedir.
Bu süreci daha sistemli bir şekilde ele alacak ve sivil alanlara teknoloji
transferini hızlandırıcı platformları ve mekanizmaları geliştireceğiz.

AK Parti iktidarı ile ülkemiz Dijital Devrim Türkiye’si olacak ve Türkiye
Yüzyılı Dijitalin Yüzyılı olacaktır. Küresel düzeyde yüksek rekabete konu
olan bu alanda öncü ülkeler arasında olma irademizi güçlü bir şekilde
ilgili tüm politikalarımıza yansıtacağız.
 21. yüzyılda dijital devlet, siber güvenlik, büyük veri ve yapay zekâ,
blokzincir gibi yenilikçi dijital teknolojilerde gerçekleştireceğimiz
atılımlarla, ülkemizi Dijital Türkiye hedefine ulaştıracak ve Dijitalin
Yüzyılı’nda vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını daha kolay ve konforlu
hale getireceğiz.
 Yapay Zekâ Stratejimiz ile yapay zekâ alanının GSYH’ye katkısını yüzde
5’in üzerine çıkaracak, bu alanda 50.000 kişi istihdam edilmesini, lisansüstü
düzeyde 10.000 mezun sayısına ulaşmayı ve uluslararası kuruluşların
yapay zekâ endekslerindeki sıralamalarında Türkiye’nin ilk 20
ülke arasında yer almasını sağlayacağız.
 Ankara’da devreye alacağımız yeni veri merkezimizdeki, yeni nesil
TRUBA süper bilgisayarı ülkemizde yapay zekâ alanında yapılacak çalışmalardaki
kapasitemizi beş kat artıracak.
 Ülkemizi dijital dönüşümü ilgilendiren uluslararası endekslerde ilk 10’a
taşıyacağız.
 Ülkemizin dijital ekosisteminin yetkinliklerinin arttırılması ve Avrupa
Birliği’ndeki paydaşlarıyla iş birliğini geliştirmelerini temin etmek üzere,
Dijital Avrupa Programı’na katılımını değerlendireceğiz.
 Dijital Devlet Stratejisini ve Ulusal Veri Stratejisini hayata geçireceğiz.
 “Kamu Veri Alanı Projesi” ile ülkemizin kamu kurumlarında veriye dayalı
yenilikçiliğin geliştirilmesi ve vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine
yönelik memnuniyetinin artırılmasını sağlayacak ve kamuda veri paylaşımını
kolaylaştırarak kamu kurumlarının “veri temelli organizasyona”
dönüşümünü hızlandıracağız.
 Kamu kurumlarının kullandıkları ticari lisanslı yazılımların, mümkün olduğu
ölçüde açık kaynak kod yazılımlar ile değiştirilmesine yönelik düzenlemeyi
hayata geçireceğiz.

Yapacağımız tüm çalışmalarda mahremiyete ve kişisel verilerin korunmasına
azami özeni göstereceğiz. Bununla birlikte, verileri anonimleştirerek
toplumun tüm kesimlerinin kullanımına sunulmasını ve bu verilerden
değer üretilmesi için projeler geliştirilmesini sağlayacağız.
 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununu, Avrupa Genel Veri
Koruma Tüzüğüyle uyumlu olarak güncelleyerek kişisel verilerimizi korumaya
devam edeceğiz.
 Ülkemizin kendine has tasarım ve ürün geliştirme kültürünü oluşturması,
insan dostu teknolojileri hayata geçirmesi noktasında insan kaynağı
oluşturulması yönünde gerekli çalışmaları yapacağız.
 Mikroişlemci üretimi noktasında gerekli yatırımları hayata geçireceğiz.
 Girişimcilerimizin bulut bilişim ve veri merkezlerine erişimlerini kolaylaştıracak
tedbirleri alacağız.
 Web 3.0 kapsamında ülkemize özgü platformların oluşturulması için
gerekli teşvik mekanizmalarını hayata geçireceğiz.
 Dijital dönüşümü bir fırsata çevirmek ve işgücü piyasası üzerindeki olası
olumsuz etkilerini en aza indirmeye yönelik olarak gelecekte dönüşüm
geçirecek veya yeni ortaya çıkacak sektör, meslek ve becerileri
tespit ederek mesleki eğitim başta olmak üzere müfredatı eğitimin her
kademesinde uyumlu, bütüncül ve sürdürülebilir bir yapıda yeniden ele
alacağız.
 Ulusal Güvenlik Stratejimizi gözden geçirerek ilave alınması gereken
tedbirleri belirleyecek ve ülkemizin en üst düzeyde güvenliğini ve etkinliğini
sağlayacak bir mekanizma oluşturacağız. “Güçlü ve Büyük Türkiye”
temalı 2023-2026 dönemi Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem
Planımızı güçlendirerek uygulamaya koyacağız. Türkiye’yi bölgesinde
ve dünyada kabul edilen caydırıcı bir “Siber Güç” haline getireceğiz.
 Türkiye’yi yazılım alanında güçlü bir küresel oyuncu yapacağız. Bu
amaçla insan kaynağımıza daha fazla yatırım yapacak ve bu alandaki
firmalarımızın rekabetçiliğini artıracak destek mekanizmalarını daha da
güçlendireceğiz.
 Yerli yapay zekâ dil modellerimizi geliştireceğiz.

 Yapay zekâ, makine öğrenmesi, robotik teknolojiler, 3 boyutlu yazıcı,
dijital ikiz, bulut bilişim ve büyük veri gibi dijitalleşme uygulamalarına
yönelik teknoloji geliştirme ve üretim kabiliyetinin ülkemizde güçlendirilmesine
öncelik verecek, bu alanda gerekli araştırma altyapılarını
geliştireceğiz.
 Ortaya koyacağımzı dijital dönüşüm stratejisiyle Türkiye’nin dijital alanda
bir dünya markası olmasına yönelik adımları hayata geçireceğiz.
 Her alanda üretilen verilerin dijital ortama aktarılarak açık erişimini destekleyeceğiz.
Güvenli veri altyapıları kuracak ve ilgili sektörlerde veri
paylaşımı ve veri değişimi için teknik standartların oluşturulmasını sağlayacağız.
 Hazırlayacağımız bulut bilişim stratejisiyle kamu kurumlarının veri saklama
ve veriye erişim kapasitelerini iyileştirecek, veriye dayalı karar
destek sistemlerini geliştireceğiz.
 Sanayinin dijitalleşmesi sürecinde önem arz eden nesnelerin interneti
gibi ileri üretim teknolojilerinin yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.
 İmalat sanayinin dijital dönüşüm süreçlerini destekleyecek ve finansman
imkânlarını artırarak ürün ve hizmetlerinin geliştirilmesini teşvik
etmeye devam edeceğiz.
 Model Fabrikaları sanayinin yoğunlaştığı toplam 14 ilimize yaygınlaştıracağız.
 KOBİ’lerde dijital dönüşüm uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.
Otomasyon ve bilgi teknolojilerini kullanma kapasitesini ve verimliliklerini
artıracağız. Bu amaçla KOBİ’lerimizin bilgi, finans, personel
eksikliğini azaltacak destek programları oluşturacağız.
 e-ticaret ve e-ihracat gibi ticaretin dijitalleşmesi politikası araçlarımıza
verdiğimiz destekleri geliştirmeye devam edeceğiz. Bir yandan da
tüketicinin ve rekabetin korunması için düzenleyici mekanizmaları güçlendireceğiz.
 Geliştirdiğimiz kavramsal tasarım ve kriptolojik altyapı ile test sürecini
başlattığımız yeni nesil dijital Türk Lirası projesini hayata geçireceğiz.
Bunun yanı sıra, genel anlamda dijital finansal işlemler konusunda düzenleyici
çerçevemizi güçlendireceğiz.

 Dijital eşitsizliği ortadan kaldıracak bir anlayış içinde; ülkemizin tüm yörelerine,
kırsal alana ve farklı kesimlerine erişim imkânı verecek altyapıları
ve beceri programlarını kamu olarak doğrudan vatandaşlarımıza
sunacak veya destekleyeceğiz. Böylece, yetkinlik açığını giderecek ve
fırsat eşitliğini sağlamış olacağız. Bu alana ilişkin desteklerimizi şekillendirirken
vergi mevzuatımız konusunda gerekli güncellemeleri yapacağız.
 Dijitalleşme konusunda gençleri odağa alan politikalar hayata geçireceğiz.
 AK Parti olarak, tüm bu çalışmaları yaparken insan odaklı bir bakışla
veriye dayalı karar alma yaklaşımını sadece kamuda değil, özel sektör
ve sivil toplum örgütleri için de tesis edecek, ülkemizi hem Dijital Türkiye
hedefine ulaştıracak hem de küresel bir lider konuma getireceğiz.

 Ülkemizi kritik teknolojilerin pazarı değil üreticisi yapacak Teknoloji Devrimi vizyonu 
doğrultusunda adımlar atmaya devam edeceğiz.
 Küresel rekabetteki konumumuzu güçlendirmek için Ar-Ge harcamala- rının milli gelire oranını 
yüzde 2 düzeyine taşımayı hedefliyoruz.
 Ülkemizi Küresel Yenilik Endeksinde ilk 20’ye taşıyacağız.
 Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi kapsamında dünyanın en geliş- miş 20 ekosistemi 
arasında yer almayı ve ekosistemimizden 15 Turcorn ve 5 Decacorn çıkaracağız.
 Teknoloji yoğun üretime geçiş ile tedarik zincirinin karbonsuzlaşması ve yeşil dönüşüm için 
farkındalık ve danışmanlık desteklerimizi artıra- cağız.
 İklim değişikliği ile mücadele ve Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum kap- samında Türkiye İmalat 
Sanayinin Yeşil Dönüşümü Projesi’ni hayata ge- çireceğiz.
 İmalat sanayi sektörlerinin yeşil mutabakata uyumu konusunda Çelik, Alüminyum, Çimento ve Gübre 
üretiminde karbonsuzlaştırma yol hari- talarını geliştireceğiz.
 Türkiye’nin gübre ithalatını yarı yarıya azaltıyoruz. Verdiğimiz teşvikler sayesinde 
Zonguldak’ta, 32 milyar liralık yatırımla yerli gübre fabrikası kuruluyor. Karadeniz’den 
çıkaracağımız doğalgazı kullanacak bu tesis- te 2 milyon ton gübre üretilecek. Böylece yıllık 650 
milyon dolarlık it- halatın önüne geçmiş ve ülkemizin gıda güvenliğini sağlamış olacağız.
 Deprem, sel, heyelan, orman yangınları dahil afet risk yönetimine hiz- met edecek yeni 
teknolojilerin geliştirilmesi için özel destek mekaniz- maları kurgulayacağız.
 Hidrojen alanında ulusal atılım sürecimizi başlatarak, ulaşım araçlarına entegre olacak Milli 
Hidrojen Güç Sistemini geliştireceğiz.
 Karbon salınımının nerdeyse sıfır olduğu, radyasyon ve yüksek sıcak- lık ihtiyacı olmayan 
yenilikçi füzyon teknoloji ile daha önce dünyada kullanılmamış sürdürülebilir ve kompakt bir 
nükleer reaktör üretimini gerçekleştireceğiz.

Şehirlerimizi enerji, tarım, biyoçeşitlilik, mobilite gibi unsurların birbirleriyle
bağlantılı olduğu, verimli ve ileri teknolojiyle donatılmış akıllı şehirler
haline dönüştüreceğiz.
 Hızlı şarj teknolojileri, enerji yoğunluğu yüksek batarya hücre teknolojileri,
havayolu ulaşımına alternatif ulaşım sistemleri ve tam otonom
(sürücüsüz) mobilite sistemlerinde öncü bir ülke olacağız.
 Türkiye’yi yeni nesil elektrikli otomobil üssü haline getirme hedefimiz
doğrultusunda, yerli otomobilimiz TOGG’un seri üretimini yıllar içinde
artırarak 2030 yılına kadar 1 milyon araca ulaşacağız.
 Yerli otomobilimiz TOGG başta olmak üzere elektrikli otomobil üretimi
ve kullanımındaki gelişmeleri dikkate alarak yüksek hızlı şarj istasyonlarının
81 ilimizin tamamında yaygınlaştırılması konusunda ilave adımlar
atacağız.
 Elektrikli araç stoğunun 2 milyonu, şarj istasyonu sayısının 200 bini aşmasını
sağlayacağız.
 Batarya modül ve paketi ile alt komponentlerinin geliştirilerek batarya
üretim yatırımlarının tamamlanmasını sağlayacağız.
 Ülkemizde bir batarya test merkezi kurulmasını teşvik edeceğiz.
 Yerli aktif olmayan malzemeler ile batarya hücre üretim yatırımının yapılmasını
sağlayarak “Bölgesel Batarya Üretim Merkezi” olacağız.
 Toplu taşıma ve şehir içinde kullanılan kamu hizmet araçlarının yerli ve
elektrikli araçlar olmasını sağlamak üzere kamu alım programları uygulayacağız.
 Seviye 4 otonom araçların geliştirilmesine ve üretilmesine yönelik teşvikler
verecek, bu teknolojilerin sahada kullanılmasına yönelik düzenlemeleri
hayata geçireceğiz.
 Stratejik yüksek teknoloji ürünlerinden mikroçiplerin tasarım, üretim ve
ticarileşmesi için özel sektörümüzü yıllara sari olacak şekilde destekleyeceğiz.
 Türkiye, imalat, savunma, uzay, haberleşme ve enerji gibi kritik alanlarda
ihtiyaç duyduğu çiplerin tasarımını, paketlemesini ve bir kısım üretimini
yapabilen bir ülke konumuna geldi.

Çip endüstrisinde Ar-Ge, tasarım, üretim ve ticarileştirme kabiliyetleri
ile nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi için mikroçip tasarım destek
çağrısına çıkıyoruz. Üniversitelerimize ve girişimcilerimize altyapı, lisans,
prototip üretim ve insan kaynağı alanlarında destekler vererek,
dünyada söz sahibi çip tasarımcısı milli şirketlerimizin sayısını arttırmayı
hedefliyoruz.
 Savunma sanayiinde elde ettiğimiz tecrübeyi sivil alanlara aktararak;
İHA’larla tarım, kargo, hasar tespit, ilk yardım gibi uygulama çözümleri
geliştiren küresel markalar çıkaracağız.
 Yerli ve milli gözlem uydumuz İMECE’yi, 11 Nisan 2023 tarihinde uzaya
fırlatacağız. Savunma, afet yönetimi, çevre, şehircilik, tarım ve ormancılık
alanlarında hizmet verecek İMECE, Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü
görüntü ihtiyacını karşılayacak.
 Uzaya fırlatmaya hazırlandığımız TÜRKSAT 6A sayesinde ülkemiz, dünyada
haberleşme uydusu geliştirme kabiliyetine sahip 11 ülke arasına
girecek, haberleşme ve yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsü ihtiyaçlarımızı
bundan böyle milli imkânlarla karşılayacağız.
 Stratejik yüksek teknoloji ürünlerinden mikroçiplerin tasarım, üretim ve
ticarileşmesi için başta İstanbul ve Ankara illerimiz olmak üzere özel
sektörü çok yıllı olacak şekilde destekleyeceğiz. Çip tasarımı alanında
insan kaynağı havuzunun geliştirilmesi için üniversitelere altyapı, lisans,
prototip üretimi ve personel geliştirme alanlarında destek vereceğiz.
 Uzaya fırlatmaya hazırlandığımız TÜRKSAT 6A sayesinde ülkemiz, dünyada
haberleşme uydusu geliştirme kabiliyetine sahip 11 ülke arasına
girecek, haberleşme ve yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsü ihtiyaçlarımızı
bundan böyle milli imkânlarla karşılayacağız.
 Milli Uzay Programı hedeflerinden olan Ay Misyonu kapsamında insansız
uzay aracımızın tasarım ve üretim çalışmalarını tamamlayarak bu
görevde kullanılacak hibrit yakıtlı, özgün ve milli uzay roketi motorunu
geliştireceğiz.
 Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevi kapsamında bir Türk vatandaşının bilim
misyonu ile Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmesi çalışmalarını
tamamlayacağız.
 Antarktika Bilimsel Araştırma ve Bilim Üssümüzü kalıcı hale getirmeyi,
Antarktika Anlaşmalar Sistemi’nde ‘gözlemci’ statüsünden ‘danışman
ülke’ statüsüne geçmeyi hedefliyoruz.

Ülkemizin en önemli sermayesi, sürdürülebilir kalkınma ve gelişime
öncülük edecek olan insanımızın güçlendirmek hedefiyle, proje odaklı
erken yaş eğitimleri ve teknoloji yarışmaları gibi uygulamalarımızı yaygınlaştıracağız.
 İnsan kaynağımızı yeni nesil dijital yetkinlikler odağında desteklemeye
ve yönlendirmeye yönelik Dijital Rozet uygulamasını başlatacağız.
 81 ilimizde TEKNOFEST Atölyeleri kuracak, proje geliştiren gençlerin
kullanımına sunacağız.
 15 milyar dolarlık bilişim ihracatı rakamına ulaşmayı hedefliyoruz.
 Yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayii ihracatındaki payını OECD
ortalamalarına ulaştıracağız. Bu doğrultuda, yüksek teknoloji yoğunluklu
ürünlerin ihracatı için kapsamlı ihracat destek programlarını oluşturacağız.
 Bilim ve teknoloji alanında bütün önemli paydaşları biraraya getirerek
güçlü siyasi liderlikle önceliklerimizi belirleyeceğimiz platformları daha
etkili bir şekilde kullanacağız.

2053 net sıfır emisyon hedeflerimiz doğrultusunda, emisyon salınımının
yoğun olduğu sektörlerden biri olan ulaştırma sektöründe yatırımlarımızı
yeni teknolojileri en üst düzeyde kullanarak ve yeşil dönüşüme
uyumu dikkate alarak gözden geçirecek, akıllı ve sürdürülebilir ulaşım
uygulamalarını geliştireceğiz.
 Karayollarında yolcu taşımacılığında daha hızlı ve daha güvenli ulaşım
sağlanması hedefiyle, 2028 yılına kadar 1.760 km, 2029-2035 yılları
arasında ise 3.767 km yeni otoyol inşası gerçekleştireceğiz. 2022 yıl
sonu itibarıyla 3.633 km olan otoyol ağımızı 9.160 km’ye çıkaracağız.
 2028 yılına kadar yapacağımız Sapanca-Afyonkarahisar Otoyolu, Mersin-
Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu (Çeşmeli-Kızkalesi Kesimi), Dörtyol-
Hassa Otoyolu, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu
(Malkara-Kınalı Kesimi), Kuzey Marmara Otoyolu Nakkaş-Başakşehir
Kesimi, Trakya Otoyolu Kırklareli-Dereköy-Aziziye-Bulgaristan Hd.
Yolu Genişletilmesi, Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu, Ankara-Sivrihisar
Otoyolu, Antalya-Alanya Otoyolu, Aydın-Denizli Otoyolu, Akyazı-Ankara
Otoyolu projelerini halkımızın hizmetine açacağız.
 2035 yılına kadar ülkemizin otoyol ağını tamamlamayı hedefliyoruz.
Bu kapsamda 2029-2035 yılları arasında Samsun-Mersin Otoyolu,
Trabzon-Habur Otoyolu, Bozüyük-Afyonkarahisar Otoyolu, Çeşmeli-
Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu (Kızkalesi-Taşucu Kesimi), Denizli-
Burdur-Antalya Otoyolu, Gerede-Ilgaz Otoyolu, Gerede-Merzifon-
Gürbulak Otoyolu (Ilgaz-Merzifon Kesimi), Gerede-Merzifon-Gürbulak
Otoyolu (Merzifon-Gürbulak Kesimi), Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-
Savaştepe Otoyolu (Çanakkale-Savaştepe Kesimi), Sivrihisar-Bursa
Otoyolu, Şanlıurfa-Habur Otoyolu (Diyarbakır Bağlantı Yolu Dahil),
Afyon-Burdur Otoyolu, Alanya-Silifke Otoyolu, Delice-Samsun Otoyolu,
Ankara-İzmir Otoyolu (Sivrihisar-İzmir Kesimi) projelerinin yapımını
tamamlayarak milletimizin hizmetine sunacağız.
 Bölünmüş yol ve otoyollar ile daha güvenli, konforlu ve hızlı bir karayolu
ağı için 32,5 milyar dolar yeni yatırım ile 2053 yılına kadar otoyol
ağımızı 9.160 km’ye ve bölünmüş yol ağımızı 38.942 km’ye çıkaracağız.
 Vizyon projemiz TOGG’un da devreye girmesiyle, karayolu taşımacılığında
düşük emisyonlu araçlar ve alternatif yakıtlı (elektrik, e-fuel vs)
araçlara geçişi, paylaşımlı ve otonom araçlara geçişi sağlayacağız.

Net sıfır hedefine ulaşmada, elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşması
ile karayollarında yeşil dönüşümü sağlayacak politikaları hayata
geçirirken elektrikli araçların yanı sıra hibrit, plug-inhibrit, yakıt hücreli,
hidrojen yakıtlı araç ve hidrojen kritik komponent teknolojileri için gerekli
Ar-Ge çalışmalarını destekleyeceğiz.
 Alternatif yakıtlı araçların vergi indirimi, emisyona bağlı vergilendirme
sisteminin geliştirilmesi, düşük emisyonlu araç bölgelerinin (Low Emission
Zones) oluşturulmasını sağlayacağız.
 Yeşil dönüşüm sürecinde yeni teknolojilere uyumu sağlamak üzere gerekli
altyapıyı (şarj, batarya sistemleri, vb.) ve destekleri sağlayacağız.
 Tüm araç gruplarının dinamiklerini gözeten bir araç parkı gençleştirme
programını devreye alacağız.
 Kamu alımlarında alternatif yakıtlı araçlara öncelik vereceğiz.
 Karayolunda Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) uygulamalarını yaygınlaştıracağız.
Otonom araçlara ilişkin yasal altyapı oluşturacak, otonom ve
elektrikli araçlara yönelik karayolu altyapısında gerekli dönüşüm çalışmalarına
başlayacak, artan kentleşme ile otonom taşıtları şehir lojistiğinde
kullanacağız. Yeni yapılacak otoyollarda AUS kurulumlarını yaygınlaştıracak
ve otonom sürüşü destekleyen otoyollar inşa edeceğiz.
 Karayolu yapım, bakım ve onarımında yeni teknolojiler kullanılmasını
sağlayacağız.
 Karayolu sanat yapılarıyla ilgili (özellikle tüneller ve geniş açıklıklı köprüler)
yapım yöntemlerinin iyileştirilmesine yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin
geliştirilmesini, özellikle doğal afetlere karşı karayolu sanat yapılarının
güvenli hale getirmek için projeler geliştirilip uygulanmasını sağlayacağız.
 Trafikte seyreden taşıtlardan veri almak ve bu verileri işlemek maksadıyla
Araç İçi Bilgi Haberleşme Modülü geliştirilmesine yönelik Ar-Ge
çalışmaları yapılmasını sağlayacağız.
 Karayolu taşımacılığında kullanılan yetki belgelerinde sadeleştirmeye
ve dijitalleşmeye gideceğiz.
 Motorlu Taşımacılık Kooperatiflerinin yurt içi taşımacılıktaki konumu
belirlenerek, kurumsallaşmalarını sağlayacağız.

Artan ticari ve sanayi faaliyetleri ile karayolu yük taşımacılığında taşınan
yük miktarı artarken, tüm taşıma modları içerisindeki karayolu
ile taşınan yük oranını yüzde 72’den özellikle demiryolu taşımacılığının
kapasite ve etkinliğini artırmak kaydıyla yüzde 57’lere düşüreceğiz
 Havalimanı sayımızı 61’e çıkaracak, yapımı devam eden Çukurova Bölgesel
Havalimanını en yakın sürede tamamlayacak, yapımına başlanan
Bayburt Gümüşhane Havalimanını ve Yozgat Havalimanını 2023 yılı
içerisinde hizmete açacağız.
 Yeni yapılacak havalimanı yatırımlarına ek olarak 2028 yılına kadar Antalya
Havalimanı Genişletilmesi, Esenboğa Havalimanı Genişletilmesi
ve Trabzon Havalimanı Genişletilmesi Projelerini yürüteceğiz.
 2035 yılına kadar İstanbul Havalimanı Genişletilmesi Projesini yolcu ihtiyaçlarına
göre hayata geçireceğiz.
 Yeni havalimanı ve mevcut havalimanlarının genişletilmesi projelerine
toplamda 3,2 milyar dolarlık yatırım öngörüyoruz.
 Uluslararası standartlarda, kaliteli, etkin, güvenli, konforlu, insana ve
çevreye duyarlı ileri teknolojiye sahip altyapı ve sistemler ile nitelikli
insan gücüne dayalı, sivil havacılığın sürdürülebilir gelişimine hizmet
eden, tüm paydaşlara açık ve küresel ölçekte rekabet gücüne sahip
Havacılık sektörümüzü dünya lideri haline getireceğiz.
 Türkiye’yi lojistik üs yapma hedefi doğrultusunda demiryolu sektörüne
yapılan yatırımlarımızda ivme sürekli yukarı doğru olmakla birlikte,
demiryollarının 2023’te ulaştırma yatırımlarındaki payını yüzde 60’lara
ulaştıracağız.
 13.332 km olan demiryolu ağımıza ilaveten 2028 yılına kadar 8.212 km
hızlı tren, yüksek hızlı tren ve çok yüksek hızlı tren yatırımları ve 754 km
konvansiyonel demiryolu ağ yatırımı yapacağız.
 2029-2035 yılları arasında demiryolu yatırımlarımıza hızla devam edeceğiz.
4.244 km hızlı tren hattı ve 545 km konvansiyonel tren hattı inşamızı
gerçekleştireceğiz.
 2036-2053 yılları arasında yapacağımız 1500 km’lik yeni hızlı tren yatırımı
ile toplam demiryolu ağımızı 28.587 km’ye çıkaracağız.

Yapım çalışmalarında sona yaklaştığımız Ankara-Sivas Yüksek Hızlı
Tren Hattı projesi ile Kırıkkale, Yozgat ve Sivas illerimizi de yüksek hızlı
tren konforuyla tanıştırıyoruz. Kırıkkale, Yozgat ve Sivas illerimizde
yaşayan yaklaşık 1 milyon 400 bin vatandaşımız da yüksek hızlı trenle
seyahat etme imkânına kavuşacak.
 2028 yılına kadar İzmir-Ankara HT (Hızlı Tren), Halkalı-Kapıkule HT,
İstanbul Havalimanı-Çatalca HT, Adapazarı-Gebze-YSS-Halkalı HT,
Karaman-Ulukışla HT, Adana-Toprakkale-Bahçe-Nurdağ-Başpınar HT,
Aksaray-Ulukışla HT, Ulukışla-Yenice HT, Bandırma-Bursa-Osmaneli
HT, Adana-Mersin HT, Sivas-Erzincan HT, Yerköy-Kayseri HT, Bursa-
Gemlik HT, Mürşitpınar-Şanlıurfa HT, Aliağa-Çandarlı-Bergama HT,
Selçuk-Ortaklar-Aydın HT, Aydın-Denizli HT, Çetinkaya-Malatya HT,
Konya-Seydişehir-Antalya HT, Delice-Çorum HT, Sivas-Çetinkaya HT,
Aksaray-Konya HT, Gaziantep-Şanlıurfa HT, Bandırma-Balıkesir HT ve
Balıkesir-Bergama HT projelerini hayata geçireceğiz.
 Ayrıca, İstanbul-Ankara Süper Hızlı Tren açılışını 2028 yılına kadar
yapacağız.
 2029-2035 yılları arasında Eskişehir-Afyon HT, Afyon-Burdur HT,
Burdur-Antalya HT, Kayseri-Aksaray HT, Çorum-Merzifon HT,
Merzifon-Samsun HT, Delice-Kırşehir HT, Kırşehir-Aksaray HT,
Aksaray-Şereflikoçhisar HT, Nurdağ-Kahramanmaraş HT, Şanlıurfa-
Mardin HT, Erzincan-Erzurum HT, Erzurum-Kars HT, Malatya-Elâzığ
HT, Elazığ-Diyarbakır HT ve Kars-Dilucu HT projelerini tamamlayarak
halkımızın hizmetine sunacağız.
 2036-2053 yılları arasında ise Nusaybin-Cizre-Silopi-Habur HT, Siirt-
Kurtalan HT, Adıyaman-Gölbaşı-Kahta HT, Erzurum-Rize HT, Erzincan-
Trabzon HT ve Tokat-Turhal HT projelerini tamamlayacağız.
 Böylelikle; Yüksek Hızlı Tren ve Hızlı Tren bağlantısına sahip olan il sayımızı
2053 yılına kadar 8’den 52’ye yükselteceğiz.
 Demiryolu taşımacılığını artırmak amacıyla lojistik merkezlere, fabrikalara,
OSB’lere, madenlere ve limanlara bağlantı sağlayacak iltisak hattı
yatırımlarını gerçekleştireceğiz.
 2023 yılı içeresinde Akçagöze-Başpınar Konvansiyonel Tren (KT),
Köseköy-Gebze KT ve Diyarbakır-Mazıdağı KT hatlarını tamamlayacağız.
2028’e kadar ise Ödemiş-Kiraz KT hattının yapımını tamamlayacağız.

2024-2028 yılları arasında fabrikalara bağlantı sağlayacak 50 km,
OSB’lere bağlantı sağlayacak 112 km, madenlere bağlantı sağlayacak
188 km ve limanlara bağlantı sağlayacak 104 km demiryolu bağlantısını
kuracağız.
 2029-2035 yılları arasında fabrikalara bağlantı sağlayacak 119 km,
OSB’lere bağlantı sağlayacak 382 km, madenlere bağlantı sağlayacak
265 km ve limanlara bağlantı sağlayacak 104 km demiryolu bağlantısını
kuracağız.
 Yıllık 38 milyon ton ile yüzde 4 olan demiryolu yük taşımacılığı payını
2028 yılına kadar 146 milyon tonla yüzde 11,24’e, 2035 yılına kadar 306
milyon ton ile yüzde 20,12’ye ve 2053 yılına kadar 448 milyon ton ile
yüzde 22’ye çıkaracağız.
 Yıllık 19 milyon yolcu ile yüzde 1 olan demiryolu yolcu taşımacılığı payını
2028 yılına kadar 97,9 milyon yolcuyla yüzde 4,15’e, 2035 yılına kadar
145,67 milyon yolcuyla yüzde 5,31’e ve 2053 yılına kadar 269,8 milyon
yolcuyla yüzde 6,20’ye çıkaracağız.
 2053 yılına kadar 13 adet yeni konvansiyonel demiryolu projesi, 54
adet yeni Hızlı Tren, Yüksek Hızlı Tren ve Süper Hızlı Tren projesini devreye
alacağız.
 2053’e kadar 63,5 milyar dolar yeni yatırım ile demiryollarımızı kalkındıracağız.
 Demiryolu altyapısını modernize edecek, yerli ve milli lokomotif ve vagonların
modernizasyonunu hızlandıracak, araçlarda ve altyapıda teknik
iyileştirmeler yapacağız.
 TÜRASAŞ ile yerli üretim altyapı kapasitesi geliştirilecektir. TÜRASAŞ’ın
ürettiği milli elektrikli trenleri kullanılacaktır. Millî Tren Setleri üretimi çalışmalarından
edinilen tecrübeler ile 225 km/saat hızında Hızlı Tren Seti
Proje çalışmalarına devam edilecek, 2023 yılında prototip üretimine
başlanacaktır.
 Dizel, elektrikli Lokomotif, Demiryolu bakım araçları, demiryolu araçlarının
modernizasyonları, Tren Kontrol Yönetim Sistemi, Vagon, Dizel
Motor üretimlerine devam edilirken aynı zamanda millî demiryolu araçlarının
geliştirilmesi için çalışmalar yürüteceğiz. Milli tasarım ve ileri
teknoloji ile Elektrikli Ana hat lokomotif üretiminde dışa bağımlılığın ortadan
kaldırılması için çalışmalara devam edeceğiz.

Ülkemizi Orta Koridorda lojistik üs haline getirme hedefiyle, lojistik
merkez sayısı 13’ten 26’ya çıkaracak, Tekirdağ, Mersin, İskenderun
ve Kocaeli illerinde 4 adet yeni kuru liman yapacak, yeni yapılacak
lojistik merkezlerin demiryollarına ve limanlara bağlantısını iltisak
hatları ile sağlayacağız. Bunun yanı sıra iltisak hatları ile sadece lojistik
merkezleri değil OSB’lerimizi de mevcut ağımızla bağlayacak kesintisiz
yük transferini sağlayacağız. Mevcut 13 lojistik merkeze ilaveten
2028 yılına kadar Habur Lojistik Merkezi, Kemalpaşa Lojistik Merkezi,
Sivas Lojistik Merkezi, Karaman Lojistik Merkezi, Tatvan Bitlis Lojistik
Merkezi, Mardin Lojistik Merkezi, Yeşilbayır İstanbul Lojistik Merkezi,
Çerkezköy Tekirdağ Lojistik Merkezi, Bozüyük Bilecik Lojistik Merkezi,
Boğazköprü Kayseri Lojistik Merkezi, İyidere Rize Lojistik Merkezi,
Filyos Lojistik Merkezi ve Çandarlı Lojistik Merkezi’ni hizmete açacağız.
Bu kapsamda lojistik merkezlerimizi yapacağımız iltisak hatları ile
mevcut ve yeni yapacağımız demiryollarına bağlayacağız.
 Ülkemizin ana sanayi ve ticaret merkezleri, büyük limanlar ile önemli
kara ülke sınırı geçiş noktalarını çok modlu ana ulaştırma koridorları ile
birbirine bağlayacağız. Çok modlu ana ulaştırma koridorları dışında kalan
önemli sanayi, turizm, havalimanı, liman, OSB, lojistik merkezler ve
tarım bölgelerinin kesintisiz bir şekilde bölünmüş yollar ile bağlantısını
sağlayacağız.
 Uluslararası ve ulusal lojistik hizmetlerde yetkinlikler ve hizmet kalitesini
Lojistik Koordinasyon Kurulu icraatları ile artıracağız.
 Karadeniz Bölgesi’nin Güneydoğu ve Akdeniz Bölgesi’ne bağlanması
için çok modlu kuzey-güney ana koridorları geliştireceğiz.
 Uluslararası ulaştırma koridorlarına yönelik demiryolu yatırımlarını arttırarak
yeterli yük talebinin olduğu yerlerde ulusal ve uluslararası düzenli
demiryolu hat seferleri oluşturacağız.
 Yük taşımacılığında intermodal taşımacılığın etkin kullanım ve verimli
çok modlu taşımacılığı geliştirecek, belirlenecek rotalar devlet destekleriyle
özendireceğiz. Avrupa-Uzak Doğu demiryolu bağlantısını kesintisiz
bir biçimde sağlamak üzere boğaz geçiş güzergâhları (köprü ve
tünel) netleştirerek takvimlendireceğiz.
 Karadeniz ve Akdeniz’in denizyolu ve boru-hatları taşımacılığı entegrasyonlarındaki
gelişmelerini izleyecek ve gerekli iş birliklerini geliştireceğiz.

Demiryollarında küresel ulaştırma koridorları (TEN-T, TRACECA, kuşak
yol orta koridoru, Viking) üzerinde çalışan taşımacılık şirketleri ile entegrasyona
yönelik çalışmalar yürütecek, demiryollarında transit taşımayı
artıracağız.
 Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının kullanımını artıracağız.
 Ülkemizin lojistik sektöründe uluslararası bilinirliğinin artması
amacıyla, Karadeniz civarındaki ülkeler ile Orta Doğu ülkeleri
arasında bağlantı güzergâhları oluşturacak, bu güzergâhları ulaştırma
koridoru kapsamında belirleyeceğiz. Türkiye Avrupa, Akdeniz, Ege
ve Karadeniz Ro-Ro hatlarında alternatif hatlar geliştirecek ve yeni
Ro-Ro hat işletmecilerinin pazara girişlerini teşvik edeceğiz, uygun
koridorlarda uluslararası ve yurtiçi Ro-La yatırımlarını artıracak teşvikler
uygulayacağız.
 İstanbul Boğazında yaşanan gemi trafiğinin azaltılması ve ülkemizin
jeopolitik konumundan kaynaklı gücünün daha artması ve İstanbul Boğazındaki
seyir emniyetinin sağlanması amacıyla hayata geçireceğimiz
Kanal İstanbul Projesinin bağlantı yollarına ve altyapı çalışmalarına hızla
başlayacağız.
 Denizyolunda taşınan yük miktarını arttıracak, geliştirilen liman kapasitemiz
sayesinde ülkemizin dış ticaret olanaklarının ve kapasitesinin
artmasını sağlayacağız.
 Liman tesislerimizi uluslararası standartlara uygun şekilde iyileştirerek,
bölgemizdeki büyük ölçekli transit yük odaklı konteyner taşımacılığını
destekleyecek liman ve liman tesisleri geliştireceğiz. 3 büyük denizde
3 büyük liman projemizin ayaklarından biri olan Filyos Limanı projesi
hinterlandıyla birlikte tamamlayacak, Çandarlı ve Mersin Konteyner
Limanı projelerimizi alternatif finansman yöntemleriyle hayata geçireceğiz.
 Liman tesis sayısını 2053’e kadar 255’e, denizyolu ile taşınan yük miktarını
421 milyon tona (sıvı yük hariç) çıkaracak, denizyoluna 21,6 milyar
dolar tutarında yeni yatırım yapacağız.
 Limanlarda teknolojik yatırımların artırılması ve çevreci uygulamaları
teşvik edecek, sürdürülebilirlik kapsamında liman tesislerini çevreye
duyarlı hale getirerek, Yeşil Limanların sayısını artıracağız.

Limanlarda ve marinalarda sadece yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmasını
sağlayacak, gemi inşa sanayimizde yerlilik oranını en az yüzde
90 seviyesine çıkarmak için kamu ve özel sektör iş birliğiyle çalışmalar
yürüteceğiz.
 İnternet altyapımızı dünya standartlarına uygun şekilde geliştirme çalışmalarımıza
hızla devam edecek, 100 Mbit/saniye internet hizmetini
her eve ulaştıracak, 5G teknolojisi ile yüzde 100 oranında nüfus kapsaması
sağlayacak, 6G teknolojisine yönelik çalışmaları başlatacağız.
Fiber geniş bant abone yoğunluğunu uzun vadede tüm Türkiye’yi kapsayacak
hale getireceğiz.
 Planladığımız 67 milyar dolarlık haberleşme yatırımlarıyla, kısa vadede
mobil geniş bant abone yoğunluğunu yüzde 100’e çıkararak her eve
yüksek hızlı internet hizmetini ulaştıracağız.
 Fiber/optik alt yapımızı mümkün olan alanlarda ortak yatırımları ve maliyet
etkinliğini teşvik ederek güçlendirmeye devam edeceğiz.
 Genişleyen uydu filosu ve uluslararası iş birlikleri ile Türkiye’yi küresel
ölçekte hizmet verebilen dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen
birine dönüştüreceğiz.
 2023 yılı içerisinde yerli ve milli uydumuz TÜRKSAT 6A’yı uzaya fırlatacağız.
 Siber güvenlik ürünlerinin sertifikasyonuna ilişkin altyapı oluşturacak,
ülkemizi millî güvenliğin bir parçası olan siber güvenlik alanında dünya
genelinde bir marka hâline getireceğiz.
 Son 20 yıldaki yatırımlarımız ile sürekli geliştirdiğimiz ulaştırma hizmetlerini,
açıkladığımız sektörel hedefler ile sürdürülebilir, yaşanabilir, rekabetçi
ve dayanıklı bir altyapıyla geleceğe hazırlamak için 2053 yılına
kadar ulaştırma sektörleri yatırımlarımızı planladık. Bu kapsamda; karayollarına
32,5 milyar dolar, havayollarına 3,2 milyar dolar, demiryollarına
63,5 milyar dolar, denizyoluna 21,6 milyar dolar ve haberleşme
sektörüne de 67 milyar dolar olmak üzere, toplam 187,8 milyar dolarlık
yatırımı hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Kendi kaynak ve kabiliyetlerimizle stratejik ürünlerde arz güvenliğinin
tesisi ve bu hedefe ulaşmak için üreticilerimizin güçlendirilmesi temel
önceliğimizdir. Taban arazilerimizi stratejik ürünlere tahsis ederken, diğer
ürünleri eğimli ve marjinal tarım alanlarında yetiştireceğiz.
 Ürün desenlerini belirleyecek ve arazinin verim kabiliyeti ile yağış ve
sulama imkânlarını da gözeterek üretim planlaması yapacağız.
 Stratejik ürünlerin yeterliliğini izlemek üzere Arz Güvenliği Takip Sistemi
kuracağız.
 Tarımsal faaliyetin her aşamasında teknolojinin imkânlarından maksimum
faydalanmaya yönelik dijital tarım çözümlerini uygulayacağız.
 Ürün doğrulama, rekolte tahmini, yapay zeka, coğrafi bilgi sistemleri,
algoritma gibi teknolojik gelişmeleri kullanacağız, Entegre İdare ve
Kontrol Sistemi’ni hayata geçireceğiz.
 Hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi
yeterlilik oranını yüzde 100’ün üzerinde tutarak bitkisel üretim miktarını
128,6 milyon tondan 132 milyon tona çıkaracağız.
 Küçük üreticileri koruyucu bir yaklaşım içerisinde, tarımda arz güvenliğini
tesis etmek için tarımda Sözleşmeli Üretimi yaygınlaştıracağız.
 Yerinde üretim-yerinde tüketim anlayışıyla, tarladan-sofraya tedarik
zincirini kısaltmak, lojistik maliyetlerini düşürmek, ürün tazeliğini muhafaza
etmek, karbon salınımını azaltarak çevreyi korumak ve yerinde
istihdamı artırmak amacıyla Kent Tarımı uygulamalarını yaygınlaştıracağız.
 Kuracağımız kent bostanlarıyla şehirlerde yeşil alanların artırılmasını
sağlayarak hem serinleme etkisini artıracak hem de ekosistem hizmeti
üreteceğiz.
 Tarımda yeni teknik ve teknolojileri yaygınlaştırmak, toprak ve su kaynaklarımızı
daha etkin kullanmak amacıyla topraksız tarım, dikey tarım
gibi uygulamaları artıracağız.
 Jeotermal kaynaklarımızın yanı sıra, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi
yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Tarıma Dayalı İhtisas
Organize Sanayi Bölgelerini hızla yaygınlaştıracağız.

Önümüzdeki 5 yılda, 100 adet Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi
Bölgesi kurarak, yıllık ilave 5 milyon ton sebze üretecek ve 200 bin
kişiye yerinde istihdam sağlayacağız. Balıkesir’de dünyanın en büyük
Jeotermal Isıtmalı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesini kuracağız.
 Doğal afetlere karşı korunması da dâhil seraların doğru yerlerde ve
doğru tekniklerle yapılmasını sağlayacağız. Sera alanlarını, verim ve
kaliteyi artırmak üzere rehabilite ederek modernleştireceğiz.
 Herhangi bir sebeple üretim yapılamayan ve boş bırakılan tarım alanlarını
üretime kazandıracağız.
 Bitkisel üretimde su kısıtı ve toprak analizi dikkate alınarak parsel bazlı
planlama ve işletme bazlı yönetime geçeceğiz.
 Suya göre tarım politikamız çerçevesinde stratejik ürünlerde kuraklığa
dayanıklı çeşitlerde çiftçimize tohumluk temin edeceğiz.
 Yerli ve milli tohumculuğu geliştirmek üzere İhtisas Tohum Üretim Bölgeleri
oluşturacağız.
 Önümüzdeki beş yılda 312 adet ata tohumunun tescili ve korunmasına
yönelik çalışmalar yapılacaktır.
 Organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yapılan alanlarımızı 2 katına çıkaracağız.
 Organik ve organomineral gübre kullanımını 1 milyon tona ulaştıracağız.
 Karadeniz doğal gazından yerli üre gübresini üretmeye başlayacak,
gübrede dışa bağımlılığı azaltacağız.
 Islah edilen mera, yaylak ve kışlak alanını 30 milyon dekara ulaştıracağız.
 Tamamı ithal edilen yabancı menşeli tütün tohumunun yüzde 40’ını ülkemizde
üreterek, tütün üretici sayısını 47 binden 60 bine çıkaracağız.
 Şeker üretimi yan ürünü olan melastan yaş maya üretecek fabrika kurarak
ülkemizin yaş maya ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayacağız.
 Üretimde arz güvenliğini, sürdürülebilirliği ve öngörülebilirliği sağlamak
amacıyla çiğ süt ve kırmızı et üreticisinin gelirini garanti altına alacak
modeli hayata geçireceğiz.

Hayvancılıkta su kısıtı, mera varlığı ve yem olanaklarını dikkate alarak
bütüncül yaklaşımla üretim bölgeleri oluşturacak, büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılıkta verimliliği artıracağız.
 Ulusal Islah Eylem Planıyla büyükbaşta karkas verimliliğini 284 kilogramdan
329 kilograma yükselteceğiz.
 Milli sperma teknolojileri merkezini kuracağız. Damızlık üretimini merkeze
koyacak, hayvan varlığı ve kalitesini artıracağız. Dişi sperma kullanımını
yaygınlaştıracak, damızlık sayımızı hızla artıracağız.
 Tüm Türkiye’yi hayvancılıkta hastalıklardan ari hale getireceğiz. Hayvan
hastalıkları kaynaklı yüzde 30’lara varan kayıpların önüne geçeceğiz.
 Kamuya ait 15 şeker fabrikasında kuracağımız entegre tesisler ile yaş
pancar küspesinden yıllık 250 bin ton pelet yem üreteceğiz.
 Su ürünleri yetiştiriciliği üretim miktarını 515 bin tondan 950 bin tona,
su ürünleri ihracatını 1,7 milyar dolardan 4,5 milyar dolara çıkaracağız.
 Çevre dostu yeni su ürünleri yetiştiricilik bölgeleri planlayacağız.
 Tarımsal desteklerde sadeleştirmeye giderek, kalite ve verimlilik odaklı
bir destekleme modeli uygulayacağız.
 Stratejik ürünler başta olmak üzere belirli ürünlerde fark ödemesi uygulaması
ile üretici gelirini garanti altına alacağız.
 Halen hububatta mazot ve gübre gibi iki temel girdi için uyguladığımız
desteklerin ekim öncesi ödenmesi uygulamasını diğer girdi ve ürünlere
de teşmil edeceğiz.
 Hisselilik, mülkiyet ve parçalılık gibi sebeplerle destek alamayan üreticilerimizi
kayıt altına alarak desteklerden faydalandıracağız.
 Gıda arz güvenliğinin sigortası olan aile işletmeciliğine desteğimizi artırarak
sürdüreceğiz. Son üç yıldır işletmenin bulunduğu yerde ikamet
etmek suretiyle tarımsal üretim faaliyetinde bulunanları ilave desteklerle
teşvik edeceğiz.
 Gençlere ve kadınlara ilave destekler vereceğiz. Ayrıca genç ve kadın
çiftçilerin sosyal güvenlik primlerine destek olacağız.
 IPARD III programıyla 11 milyar TL’si hibe olmak üzere 20 milyar TL’lik
yeni yatırım ile 30 bin yeni istihdam sağlayacağız. Hâlihazırda 42 ilde
uygulanan programı, 81 ilimize yaygınlaştıracağız.

 Gelir Koruma Sigortası kapsamında ürün çeşitliliğini artıracağız.
 TARSİM kapsamında olan ÇKS’ye kayıtlı tarım alanı miktarını yüzde
23’ten yüzde 30’a çıkaracağız.
 Her il için arazi kullanım planları hazırlayarak, tarım, mera alanları ile
tarım dışı alanları tespit edeceğiz.
 Tarım ve kırsal kalkınma alanında farklı kurum ve kuruluşlar çatısı altında
devam eden projelerin tek elden yönetilmesi için Ulusal Kırsal Ağ
kuracağız.
 Üreticilerimizin güçlendirilmesi, tedarik zincirinin kısaltılması, maliyetlerin
azaltılması, ölçek ekonomilerinden faydalanılması amacıyla üretici
birliklerinin kurumsal kapasitelerini geliştireceğiz, rollerini artıracağız.
 Eğitim, sağlık, iletişim ve enerji altyapısıyla birlikte üretimin merkezi
olan kırsalın çiftçilerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımız tarafından
tercih edilen cazibe merkezileri olmasını sağlayacak, bütüncül bir
Kırsal Alan Modeli kapsamında Akıllı Köyler kuracağız. Öncelikli olarak
depremi en ağır şekilde yaşamış illerimiz başta olmak üzere depremden
zarar görmüş her türlü tarımsal yapıların da yer alacağı örnek Akıllı
Köyler inşa edeceğiz.
 Mevsimlik olanlar dâhil tarım işçilerinin yaşam koşullarını iyileştireceğiz.
 Kanatlı sektörünün ihtiyacı olan aşıyı yerli ve milli kaynaklarla üreterek
ülkemizi ithalatçı konumdan ihracatçı konumuna getireceğiz.
 Gıda kayıp ve israflarının önlenmesine yönelik politikalarımızı sürdürecek,
gıda bankacılığı sistemini işlevsel hale getireceğiz.
 Temel girdilerde kendine yeterliliğin sağlanabilmesi için Ar-Ge çalışmalarına
hız vereceğiz.
 Orman alanımızı genişleterek dünya ortalaması olan yüzde 30’un üzerine
çıkaracağız.
 Orman yangınları ile etkin mücadele için hükümetlerimiz döneminde
kurduğumuz hava filomuzu güçlendirecek ve yapay zekâ uygulamalarını
yaygınlaştıracağız.
 Korunan alanlar statüsünde olan 2 milyon 385 bin hektarlık orman
alanlarını 4 milyon 860 bin hektara yükselteceğiz.

Koruma kullanma dengesini gözeterek ekoturizm alanlarımızın sayısını
84’ten 200’e çıkaracağız.
 Bütün illerimizde Millet Ormanları kuracağız.
 Orman köylülerimizi yerinde kalkındırmak için ekonomik ve sosyal destekleri
artıracağız.
 Endemik türlerimiz başta olmak üzere her türlü genetik materyalimizi,
tıbbi ve aromatik bitkilerimiz ile biyolojik zenginliğimizi ekonomik zenginliğe
dönüştüreceğiz.
 Milli park ve tabiat parklarımızdaki çadırlı ve karavan kamp alanlarımızın
kapasitesini artıracağız.
 Su kaynaklarımızı Milli Su Politikasıyla, katılımcı bir modelle yönetmeye
devam edeceğiz.
 Su stresi altında bir ülke olarak, bütçe imkânlarına ek alternatif finans
modelleri ile sulanabilir alanlarımızın tamamını basınçlı borulu sulama
sistemlerine kavuşturacağız.
 Yapay zekâ da dâhil olmak üzere her türlü akıllı uygulama ve modern
sulama sistemlerini yaygınlaştıracağız.
 Denizlere dökülen sularımızın, su potansiyelinin yetersiz olduğu iç bölgelere
aktarılmasını yaygınlaştıracağız.
 Su kaynaklarını güvence altına almak için Su Kanunu’nu çıkaracağız.
 Arazi toplulaştırmada tescil edilen alan büyüklüğünü 68 milyon dekardan
100 milyon dekara, sulamaya açılan alanı 69,6 milyon dekardan 85
milyon dekara, taşkın koruma tesis sayısını 10 bin 413’ten 11 bin 600’e
çıkaracağız.
 Gediz Nehri, Büyük Menderes ve Küçük Menderes Havzalarında suyun
kalite ve miktarını iyileştirmek, taşkın ve kuraklığın olumsuz etkilerini
azaltmak için eylem planlarımızı uygulayacağız.
 İklim değişikliğinin etkisiyle bozulan göl ekosistemlerini rehabilite ve
restore edeceğiz.

 Ülkemizin tarımsal hasılasının yüzde 15’i, çiftçilerimizin yedide biri, yaşadığımız
son deprem afetlerinden etkilenen illerimizde bulunmaktadır.
Bereketli hilalin göbeğinde yer alan bu illerimizin potansiyelini azami
düzeyde değerlendirecek şekilde afet sonrası güçlü bir iyileştirme
programını hayata geçireceğiz.
 Afet bölgesinin ülkemiz tarımsal üretimi bakımından önemini dikkate
alarak, gıda arz güvenliğini teminat altına almak için bölgede tarımsal
faaliyetin sürdürülmesi öncelikli hedefimizdir. Bu kapsamda, tarım
arazilerinin korunması, Kırsal Alan Modeli ile Akıllı Köy uygulamalarının
başlatılması dâhil olmak üzere, üreticilerimizin güvenli bölgelerde yaşamalarını
temin edecek, ekonomik ve sosyal refahını artırıcı projeleri
hayata geçireceğiz. Afet bölgesinde stratejik ürünlerde fark ödemesi
ve sözleşmeli üretim yöntemlerine öncelik vereceğiz.
 Yerleşim yerleri ve tarım alanlarını taşkın, sel ve benzeri felaketlerden
koruyacağız.
 Yerleşim yerlerinin ovalardan yamaçlara doğru kaydırılması politikasıyla
uyumlu olarak Orman Kanunlarında münhasıran afet odaklı düzenlemeler
yapacak, tarım arazilerinin başka amaçlarla kullanılmasının
önüne geçeceğiz.
 Afetler yaşanmadan önce riskleri tespit ederek, üreticilerimizin güvenli
bölgelerde yaşamalarını temin edeceğiz, ekonomik ve sosyal refahını
artırıcı projeleri hayata geçireceğiz.
Katma değeri yüksek ve ülke sathına yayılan bir turizm sektörü vizyonuyla
güçlü sektörel politikalarımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz.
 Sürdürülebilir bir turizm anlayışıyla ülkemizin dünya turizmindeki payını
artıracak insan odaklı, güvenilir, yenilikçi ve çevreye duyarlı bir bakış
açısıyla, geçmişten aldığımız güç ve sahip olduğumuz tecrübe ile
turizmde lider bir Türkiye’nin inşası ve ihyası yönünde çalışmalarımızı
sürdüreceğiz.
 Yeni dönemde ülkemizin her bölgesine yapacağımız ilave yatırımları bu
güce ve birikime uygun şekilde gerçekleştirecek, turizmi 81 vilayete
yayacağız.
 Gelişmiş ülkelerin çoğunda yetişmiş insan gücü eksikliği sebebiyle sorun
yaşanan bir dönemde, tecrübemizi ve rekabet avantajımızı daha
iyi değerlendirip turizm sektörümüzü en etkin şekilde destekleyeceğiz.
 Tanıtımda varış noktası temelli bir yaklaşımı benimseyeceğiz. Ülkemizin
turizm alanında uluslararası ölçekteki rekabet gücünü, pazar payını
ve marka değerini artırmak için uluslararası alanda güçlü bir Türkiye
markası oluşturmaya yönelik tanıtım stratejilerini geliştirerek uygulayacağız.
 Önümüzdeki dönemde ülkemizi ziyaret eden turist sayısını 90 milyona,
toplam geliri 100 milyar dolara çıkaracağız.
 Hollywood yapımı ortak dizi ve film projelerini hayata geçireceğiz. Bu
filmlerin küresel platformlarda yayımlanmasıyla yoğun bir ilginin ülkemize
çekilmesini sağlayacağız.
 Turizm sektörümüzü uzun vadede daha da güçlü bir hale getirmek
amacıyla, Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi ile başlatılan iş birliği
kapsamında uluslararası standartlara uygun bir şekilde hazırladığımız
Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı ile dünyada sürdürülebilir turizm
konusunda örnek alınacak bir ülke olacağız. Sürdürülebilir Turizm
Programı ile konaklama tesislerimiz ile sektörde faaliyet gösteren tüm
kuruluşları aşamalı şekilde çevreye daha duyarlı hale getireceğiz.
 2022 yılı itibarıyla konaklama tesislerimizin tamamını Bakanlık Belgeli
hale getirilmesinin sonraki aşaması olarak turizmde niteliği daha da artırma
konusunda sınıflandırma belgesi almalarını da sağlayacağız.

 Önümüzdeki dönemde Ücretsiz Halk Plajı Projesi kapsamında 5 yıldız
kalitesinde ücretsiz halk plajı sayısını 35’e çıkaracağız.
 Deniz, kum ve güneş turizminin yanı sıra kültür ve inanç turizmi başta
olmak üzere sağlık, kış, golf, kruvaziyer, yayla ve kongre turizmi gibi
turizm türlerini öncelikli olarak ele alacak ve geliştireceğiz.
 Çevreyi koruyan ve yöre halkına istihdam sağlayarak refahını artırmayı
amaçlayan eko-turizmi yaygınlaştıracağız.
 Sağlık turizmi kapsamında gelen turist sayısını 1 milyon 250 bin kişiden
2028 yılına kadar 3 milyon kişiye çıkarmak suretiyle 10 milyar dolarlık
sağlık hizmeti ihracatına ulaşmayı hedefliyoruz
 Turizm meslek liselerinin eğitim kapasitesini artırma projesi kapsamında
okul sayısını 2028’e kadar en az 200’e çıkaracağız.
 Turizm sektörü çalışanlarına verilen iş başı eğitim programına katılan
sektör çalışanı sayısını 2028 yılı sonuna kadar 100 bin kişiye ulaştıracağız.
 Michelin rehberine İstanbul ilimize ilave olarak Antalya, İzmir başta olmak
üzere en az 5 ilimizi dâhil edeceğiz.
 Turizm sektörüne ilişkin mevzuatı dünyada ve ülkemizdeki gelişmeler
çerçevesinde yenilemeye devam edeceğiz.
 Sektöre yönelik mevcut teşvik ve destekleri gözden geçirerek, oluşturulacak
yeni bir teşvik sistemi ile turizmde sürdürülebilirlik ve çeşitlilik
sağlanacak; potansiyeli yüksek, istihdamı daha da artıran ve tüketici
taleplerine uygun turizm türlerine yönelik araçlar geliştireceğiz.
 Turizmde dijital dönüşümü sağlayacak, çağın beklentileri dikkate alınarak
dijital ürünler oluşturacağız.
 Pazarlama ve tanıtımda etkinliği artıracak, “Go Türkiye” gibi pazarlama
araçlarının kullanımını genişletecek, QR kodunun ve ambleminin kullanımını
yaygınlaştıracağız.
 GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere turizmi bölgesel kalkınmada
etkin bir araç olarak kullanacağız.
Sıfır atık yönetim sisteminin uygulanması ile ülkemiz evsel atık geri kazanım
oranını arttırarak yüzde 43’e çıkaracağız. Bu bağlamda sıfır atık
yönetim sistemini uygulayarak atıkların daha aktif yönetilmesini ülke
geneline yaygınlaştıracak, Sıfır Atık Eylem Planını hayata geçireceğiz.
 Döngüsel ekonomi prensipleri gereği uygulamaları teşvik edecek mevzuat
düzenleme çalışmalarını tamamlayacağız. Endüstriyel simbiyoz ve
alternatif hammadde uygulamalarının yaygınlaştırılması için gerekli yasal
ve teknik düzenlemeleri hayata geçirecek, iyi uygulama örneklerini
yaygınlaştıracağız.
 Atık suyun yeniden kullanımın yaygınlaştırılması için teşvik mekanizmalarına
ağırlık vereceğiz. 2028 yılına kadar arıtılmış atık suyun yüzde
11’inin, 2030 yılına kadar yüzde 15’inin yeniden kullanımını sağlayacağız.
 Stabilize arıtma çamurun ağaçlandırma alanlarında, arazi vasfını kaybetmiş
alanların ve tarım topraklarının iyileştirilmesinde kullanılmasını
sağlayacağız. Eğitimler yoluyla arıtma çamurlarının toprakta kullanımına
yönelik farkındalığı artıracağız.
 Noktasal kaynaklı toprak kirliliğinin önlenmesine yönelik denetim sayılarını
artırarak kirlilik tespit edilen sahalarda iyileştirme çalışmalarının
yapılmasını sağlayacağız.
 100.000 m³/gün ve üzerinde kurulu kapasiteye sahip kentsel/evsel
atıksu arıtma tesislerinin atıksu biyorafinerisi olarak işletilmesi için yol
haritası belirleyeceğiz.
 Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’de korunan alan miktarımız
(2.670.000 ha olan) 4 kat artırılacaktır.
 Tüm denizlerimizde gerçekleştirilecek ölçüm ve analizler sayesinde
deniz kirliliğine hassas ve riskli alanlar ile kirlilik kaynaklarını belirleyecek,
bu alanlarda deniz suyu kalitesinin korunmasına yönelik ilave
tedbirler alınmasını sağlayacağız.
 Marmara Denizi’ne gelen kirlilik ve besin yükü kademeli olarak azaltılacaktır.
 Mavi Plan 2053 ile ülkemiz deniz alanlarının ekosistem temelli olarak
korunmasını sağlayacağız.

 Ülkemizi Mavi Bayrak sayısı sıralamasında 2028 yılına kadar en az bir
üst seviyeye çıkaracağız.
 Tersanelerde temiz üretim tekniklerinin yaygınlaştırılması yolu ile deniz
çevresini koruyacağız.
 Deniz Kirliliği Olaylarında Müdahalenin Planlanması Projesi ile Ülkemizin
1. Ulusal ve Bölgesel Acil Müdahale Planını güncelleyeceğiz.
 Sanayide, ulaşımda ve ısınmada yeşil dönüşümlerini gerçekleştiren şehirlerimize
Temiz Hava Sertifikası düzenleyeceğiz. Hava kirleticilerinin
yüzde 20 oranında azaltılmasını hedefliyoruz.
 Ulusal Bisiklet ve Yürüyüş Strateji Belgesini hazırlayacak, bisiklet yollarının
şehirlerarası ve kent içi ulaşım modlarına entegrasyonunu sağlayacağız.
Ulaşım amaçlı bisiklet ve yürüyüş yolu mesafesinin 6.000
km’ye çıkarılmasın sağlayacağız.
 Yeni yerleşim alanlarını hem birbirleriyle hem de eski yerleşim alanlarına
toplu taşıma sistemleriyle entegre edilebilir şekilde planlayarak
enerji tüketiminde ve hava ve gürültü kirliliğinde azalma sağlayacağız.
 Ulaşımdan kaynaklı gürültünün azaltımı için gürültü bariyeri alanını
80.000 m²’ye çıkartacak ve tüm şehirlerin stratejik gürültü haritaları ve
gürültü eylem planlarını hazırlayacağız.
 Gürültü yönetim veri tabanı oluşturarak Türkiye genelinde sessiz alanlar
belirleyecek ve bu alanları koruyacağız.
 Çevreye duyarlı, enerji verimliliği yüksek, net sıfır enerjili bina stoğu
oluşturacağız. Yenilenebilir enerji kullanım oranı ve enerji verimliliği
yüksek binaların yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.
 Türkiye Gayrimenkul Değer Bilgi Bankasını bir yıl içinde kuracağız.
Kentsel dönüşümü sekteye uğratan ve konut sahibi olmayı zorlaştıran
fahiş artışların önüne geçeceğiz.
 Binaları konumlandırırken doğal klimanlandırma oluşturarak enerji verimliliğini
artıracağız.
 Yeşil bina ve yerleşmeler hakkında toplumsal farkındalığın oluşturulmasını
ve yeni yapılacak orta ve büyük ölçekli kamu binalarının Ulusal
Yeşil Sertifika almasını sağlayacağız.

 Ülke yüz ölçümünün yüzde 12,71’i olan korunan alan miktarımızı yüzde
20’ye çıkaracağız.
 Millet Bahçelerinin toplam alanını 100 milyon m²’ye çıkaracağız.
 2053 Net sıfır Emisyon Hedefi kapsamında sektörlerin yeşil dönüşümünü
gerçekleştirmek üzere karbon fiyatlandırma araçları ile finansman
ve teşvik mekanizmalarını kuracağız.
 Bu bağlamda Emisyon Ticaret Sistemini kuracak ve İklim Finansman
Stratejisi ve Yeşil Taksonomi mevzuatını hazırlayacağız.
 Yutak alanların karbon fonksiyonu dışında enerji kullanımını azaltma
fonksiyonu, doğal afetleri önlemedeki katkısı ve insan sağlığı üzerine
olan etkilerinin ortaya çıkarılmasını sağlayacağız.
 Yutak alanların korunması, artırılması ve karbon kredilerinin hesaplanarak
karbon nötre ulaşmada kullanıma hazır hale getirilmesini sağlayacağız.
Yutak alanların korunmasında ve geliştirilmesinde uygulanacak
doğa tabanlı çözümlerin uygulama yönetmeliklerini hazırlayacağız.
 Su havzalarında faaliyet gösteren ilgili tüm sektörlerin bütünleşik olarak
çalışmasıyla, orman, mera, toprak, su ve diğer doğal kaynaklarının
sürdürülebilir kullanımını sağlayarak kırsal kalkınmaya, çölleşme ve iklim
değişikliği ile mücadeleye yönelik 10 adet entegre havza projesi
hazırlayacağız.
 Sürdürülebilir arazi yönetimi ve çölleşme/arazi tahribatıyla mücadele
çalışmalarında karbon depolama işlevlerini dikkate alan uygulamaların
yapılması ve ilgili örnek uygulamalar yoluyla tutulan karbon miktarının
tespit edilmesi ve karbon stoklarındaki değişimlerin izlenmesine yönelik
çalışmalar yapılacaktır.
 Yerleşim alanları içerisinde geçirimli yüzeylerin yer almasını sağlayarak
suyun filtre edilmesi, yeraltı su kaynaklarının beslenmesi, su döngüsünün
düzenlenmesi, yağış suyu yönetimiyle ve binalarda yağmur suyu
tutma ve biriktirme alanları, yağmur bahçeleri, yağmur hendekleri, yapay
sulak alanlar ve yağmur hasadı sistemlerini, atık suyun arıtılarak
yeninden kullanımını ve gri suyun kullanım alanlarını yaygınlaştırarak su
kaynaklarının verimli kullanımını artıracağız.

Bölgesel gelişme politikalarımızın çerçevesini oluşturacak 2023 yılı
sonrası için yeni Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi ve bölge planlarımızı
uygulamaya koyacağız.
 Yeni dönemde de Bölgesel farkların azaltılması bölgesel gelişme önceliklerimiz
arasında yer alacak ve bölgeler arası ekonomik ve sosyal
entegrasyon daha güçlü bir biçimde sağlanacaktır.
 Mekânsal yoğunlaşmaları az gelişmiş bölgeler lehine güçlendirme,
sosyal bütünleşmeyi artırma yönünde sağlayacağız.
 Türkiye’nin batısında başta İstanbul olmak üzere belirli merkezlerde
yoğunlaşan iktisadi faaliyetlerin ve nüfusun ülke sathına daha dengeli
olarak dağılmasına yönelik politikalarımızı yaygınlaştıracağız.
 Ölçek ekonomisinden yararlanılması, verimliliğin yükseltilerek büyüme
ve gelişmenin çevre alanlara yayılmasını destekleyeceğiz.
 Metropollerde bir yandan afet riskini azaltan diğer yandan kalkınma
sürecini daha dengeli bir şekilde sürdürmeyi sağlayacak şehirleşme
anlayışıyla kentin hinterlandında alt merkezler (komple yeşil kentler)
oluşturacağız.
 İstanbul gibi büyük metropollerin küresel kent olma işlevini yükseltecek;
iş faaliyetleri, finans, profesyonel hizmetler, insan sermayesi, bilgi
değiş tokuşu, kültür ve üretkenlik gibi boyutlarını ön plana çıkaracağız.
 Türkiye’nin geleneksel olarak en büyük üç şehri olan İstanbul, Ankara,
İzmir’e ilave olarak Bursa ile Adana-Mersin’in metropol özelliklerini destekleyeceğiz.
 Bütünleşik Kalkınma Modelini uygulamaya koyacağız. Bu modelle
üç denizde üç büyük liman projemizin ufkunu genişletiyor, “Liman
Endüstrisi”ne dayalı bölgesel kalkınma yaklaşımımızı hayata geçiriyoruz.
 Bu çerçevede, Ankara merkezli savunma sanayii, Konya merkezli makine
sanayii, Karaman, Niğde, Aksaray merkezli tarıma dayalı sanayiinin
nihai çıktılarını, yapımını gerçekleştireceğimiz Mersin konteyner limanı
ile Akdeniz’e ve oradan da uluslararası pazarlara taşıyacağız.

 Bütünleşik kalkınma modelimizin Karadeniz’in birinci ayağında
Zonguldak ve Karabük merkezli enerji, kömür ve doğalgaz ürünleri ile
demir-çelik sanayii, Kastamonu ve Düzce merkezli kâğıt ve ormancılık
sanayii ile Bolu ve Çankırı merkezli tarıma dayalı sanayii ürünlerimizi
Filyos Limanı ile Karadeniz’e ve uluslararası pazarlara taşıyacağız.
Karadeniz’in ikinci ayağında ise inşa etmekte olduğumuz Rize-İyidere
lojistik limanı ve mevcut Trabzon limanı ile Doğu Karadeniz illerini ve
Erzurum ve Van başta olmak üzere Doğu Anadolu üretim merkezlerinin
çıktılarını Karadeniz’e, oradan da uluslararası pazarlara taşıyacağız.
 Tekstil, dokuma, petrokimya ve tarıma dayalı sanayiinin öne çıktığı Ege
bölgemizde Çandarlı Limanı yapım projemizi hayata geçirerek İzmir
Limanımızla birlikte Afyon’dan Aydın’a, Manisa’dan Denizli’ye kadar İç
Ege’deki üretim merkezlerini limanlarımıza daha hızlı bağlamış olacağız.
 Elazığ, Bingöl, Tunceli ve Malatya’dan Hatay’a, Şanlıurfa ve
Diyarbakır’dan Adana’ya kadar olan Adıyaman, Kahramanmaraş,
Gaziantep, Kilis ve Osmaniye’yi de içeren deprem bölgesinde işlenmiş
tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayinin yanı sıra, tekstil, dokuma,
demir-çelik başta olmak üzere imalat sanayiini İskenderun Limanıyla
buluşturarak uluslararası pazarlara taşıyacağız.
 Bu kapsamda bütünleşik kalkınma modelini tamamlayacak şekilde bölgesel
düzeyde mesleki ve teknik eğitim başta olmak üzere eğitim, sağlık
gibi beşeri sermaye altyapısını, ulaştırma, enerji, sulama gibi üretim
altyapısını ve kentlerdeki yaşam alanlarını canlı ve cazip kılacak sosyal
donatı altyapısını güçlendirecek politikalara hız vereceğiz.
 Kayseri, Konya, Denizli, Gaziantep, Antalya, Diyarbakır gibi sanayi merkezi
niteliğindeki Üreten Şehirlerin küresel kent olma işlevlerini güçlendireceğiz.
Bu şehirlerde yerel potansiyellerini temel alarak rekabet
güçlerini geliştirecek, küresel üretim sistemlerine entegrasyonlarını
sağlayacağız. Bu Şehirlerimizin özellikle yeşil ve dijital dönüşümle birlikte
temiz üretim fonksiyonlarını güçlendireceğiz. Söz konusu rekabet
gücünün ve ulusal ekonomiye katkılarının artırılması ile metropoller dışında
çekim merkezleri oluşturarak daha dengeli bir yerleşme sisteminin
kurulmasını sağlayacağız.
 Tarihsel olarak bölge merkezi olma özelliği göstermiş Cazibe Merkezi
illerinde yatırımların yoğunlaştırılması suretiyle yeniden canlandırılmasını
sağlayacağız. Bu merkezlerde gelişmenin zamanla çevreye yayılarak
bölge genelinde daha dengeli bir kalkınmanın oluşmasına imkân
sunacağız.

Ülkemizin yaşadığı afetleri de dikkate alan bir yaklaşımla; mekânsal
stratejilerle birlikte kentsel gelişme, sanayi-lojistik, yeşil büyüme, dijitalleşme,
Ar-Ge ve yenilik, girişimcilik, sosyal gelişme ve kırsal kalkınma
alanlarındaki stratejilerimizi uygulamaya koyacağız.
 Yeni dönemde bu çerçevede bölgesel girdi-çıktı analizleri gibi kapsamlı
araştırmaları sürdürürken; bölgesel girişim sermayesi, kitle fonlaması
ve etki tahvili gibi yenilikçi destek araçlarının uygulamasını yaygınlaştıracağız.
 Bölgesel kalkınma politikalarının yerel düzeyde kurumsal yapıları olan
bölge kalkınma idareleri (BKİ) ve Kalkınma Ajanslarını daha etkin ve verimli
hale getirilmek amacıyla yeniden yapılandıracak, finansal kaynak
ve insan kaynağı açısından güçlendireceğiz.